İnsan Odaklı Bakım

Genel Bakış

Anadolu Sağlık Merkezi olarak Türkiye’de bir ilke daha imza attık. İnsan Odaklı Bakım çalışmalarımız uluslararası sertifikasyon kuruluşu Planetree İnternational tarafından Altın Sertifika ile ödüllendirildi. Bu başarımız ile 2019 yılı itibariyle tüm dünyada İnsan Odaklı Bakımda Mükemmellik Altın sertifikasına sahip 85. sağlık kuruluşu olduk.

İnsan Odaklı Bakım Nedir?

Anadolu Sağlık Merkezi olarak İnsan Odaklı Bakım’ı ‘Hasta, hasta yakını ve çalışanlarını bir ailenin üyeleri olarak gören, onların beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayan, iyileştiren bir ortamda kendilerini evlerinde hissettiren, şeffaf, şefkatli ve insancıl bakım’ olarak tanımlıyoruz. Bu çerçevede hastalarımızın her birini benzersiz kabul edip, kişiye özel bakım veriyoruz ve her bir hastamıza şefkatle, empatiyle ve sevgiyle yaklaşıyoruz. Ayrıca hastalarımızı ve hasta yakınlarını bilgilendirerek, onları bakımın bir parçası yapmayı önemsiyoruz. Anadolu Sağlık Merkezi’nde temel değerlerimizden biri ‘Hastalarımıza Odaklanmak’ olduğu için İnsan Odaklı Bakım aslında kültürümüzün bir parçası.

2013 yılında başladığımız İnsan Odaklı Bakım çalışmalarımız, uluslararası akreditasyon kuruluşu Planetree tarafından insan odaklı bakımda mükemmelliği ifade eden ve en yüksek seviye olan altın sertifikasyon ile ödüllendirildi.

İnsan Odaklı Bakım Uygulamalarımız

Anadolu Sağlık Merkezi’nde İnsan Odaklı bakım anlayışımızı ortaya koyan birçok çalışmaya imza attık. Bu kapsamda hastalarımızla ortaklık etmeyi yeniden tanımladık.

Hastanemizin Yönetiminde Hastalarımız Var

Hizmet verdiğimiz hastalara kulak vermenin yanında onları danışmanlarımız olarak konumlandırıyor ve ‘hastaların yönettiği bir hastane’ olma yolunda ilerliyoruz. Bu kapsamda Türkiye’de ilk defa hayata geçirilmiş bir kurulumuz var. Hasta ve Yakınları Danışma Kurulu. Hasta ve yakınlarına hizmet verdiğimiz tüm alanlarda yapılan iyileştirme çalışmalarımızda hasta ve hasta yakınlarının bakış açısını almak için bu kurula danışıyoruz. Bu iyileştirme çalışmaları bazen bir fiziksel alan yenileme çalışması olabildiği gibi bazen de süreçlerimizi yeniden tasarladığımız çalışmalar olabiliyor. Bir başka deyişle projelerimizde hastalarımız ile birlikte çalışıyoruz.

Bakımı Planlarken Hasta Tercihlerine Yer Veriyoruz

Merkezi’nde misafir ettiğimiz tüm hastalarımızın tıbbi açıdan bir engel yoksa günlük rutin alışkanlıklarını korumayı önemsiyoruz. Bu nedenle hastalarımızın uyku alışkanlıkları, yemek saati tercihleri ve yeme alışkanlıkları ile kültürel tercihlerini hayata geçiriyoruz.

Hasta Tercihli 7/24 Ziyaret Uygulaması

vTıbbi açıdan kısıtlama söz konusu değilse misafirleri hastalarımızı 7/24 ziyaret edebilmektedirler. Tıbbi kısıtlama dışında ziyaret kısıtlamasına sadece hastalarımız karar vermektedir.

Bakım Ortaklığı Programı

İnsan Odaklı Bakım anlayışımız çerçevesinde hastalarımızın hastaneden çıktıktan sonra da bakımlarının devamlılığını sağlamayı önemsiyoruz. Bu kapsamda eve taburcu olan hastalarımıza en çok yardımcı olan kişilerin hastalarımızın yakınları olduğunu biliyoruz. Bu nedenle hasta yakınlarına hastanede bulundukları süre boyunca bakımın nasıl yapılacağı konusunda rehberlik ederek, deneyim kazandırıyoruz. Böylece hastamızın evde bakım ihtiyacının daha iyi bir şekilde karşılanmasını sağlıyoruz.

Açık Kayıt/ Paylaşılan Kayıt Uygulaması

Sağlık kuruluşlarında bakımın şeffaf olması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle tüm hasta kayıtlarımız hastalarımız ve izin verdikleri yakınları ile paylaşılır. Açık Kayıt uygulamamızdaki amaçlarımızdan bir diğeri de hastalarımızı etkin bir şekilde bilgilendirmektir. Biliyoruz ki doğru bilgiye sahip hastalar hastalıklarını yönetmede daha aktif rol almaktadırlar. Bu nedenle tıbbi bilgiler ilgili sağlık profesyoneli tarafından hastalarımıza yeterli zamanı ayrılarak, anlayabilecekleri şekilde açıklanır.

Yaşam Zenginleştirici Faaliyetler

Hastalarımız ve hasta yakınları açısından baktığımızda bir hastanede uzun zaman geçirmenin zor ve sıkıcı olabildiğinin farkındayız. Bu nedenle hastalarımızla ebru etkinliği, meditasyon ve nefes çalışmaları gibi faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Zaman zaman kliniklerde müzik dinletileri yapıyoruz.

İnsan Odaklı Bakım Fark Yaratıyor

Planetree denetçileri tarafından, tüm dünyada İnsan Odaklı Bakımla ilgili olarak çalışmalar yapan kurumlarda çalışanların bu kültürü kabullenmelerinde ve içselleştirmelerinde zorluk çekildiğinin aktarıldığını söyleyen Dr. Hişam Alahdab, “Oysa bizim grubumuz gerçekten İnsan Odaklı Bakım felsefesine inanıyor, bunu içselleştiriyor ve alanda yaymak, hayata geçirmek için istekle çalışıyor” dedi.

Hişam Alahdab İnsan Odaklı Bakım çalışmalarının farkını şöyle ortaya koydu: ‘Anadolu Sağlık Merkezi olarak akreditasyonlara alışık bir kültürümüz var. JCI, OECI, ESMO gibi farklı alanlarda standardizasyonu sağlayan akreditasyonlara sahibiz. Ancak Planetree denetimi ile başka bir alanda daha farkımızı ortaya koyduk. Bu denetimde dokümanlarımız ve süreçlerimizden ziyade yaşanan deneyimlere odaklanıldı. Bir başka deyişle İnsan Odaklı Bakım uygulamalarımızın hastalarımız ve çalışanlarımız tarafından nasıl algılandığı, çalışan ve hasta memnuniyetine yansıyıp, yansımadığına dair çıkarımlarda bulunuldu.’

Denetçilerin hasta gruplarından da çok olumlu etkilendiğini söyleyen Alahdab, “Yatan hastalarımız uygulamaları çok iyi ifade etmişler. Bakım ortağı, beyaz tahta, yatak başı hemşire devir teslimi, bakımı birlikte planlama, hasta tercihlerinin bakıma entegre edilmesi gibi klinik uygulamalarımızdan memnuniyetlerini dile getirmişler. Özellikle de ‘Burası bizim evimiz gibi... Buraya geldiğimizde gerçekten bir aile ortamının içine girdiğimizi hissediyoruz’ demişler. Ayrıca Anadolu Sağlık Merkezi’nde çalışanlarının kendilerine şefkatle, güler yüzlü ve yardımsever bir şekilde davrandıklarını söylemişler. Bunları duymak bizim için başlı başına İnsan Odaklı hizmet verdiğimizin kanıtı oldu.” şeklinde konuştu.

Hastalar Kadar Çalışanlara da Odaklanıyoruz

İnsan Odaklı Bakım’ın en çok üzerinde durduğu konulardan birinin de çalışanlara odaklanılması olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi İnsan Odaklı Bakım Yöneticisi Asuman Kuşçu; Anadolu Sağlık Merkezi’nde İnsan Odaklı Bakım çalışmalarını yürütürken her segmentten çalışan temsilcilerin görüşlerini alıyoruz. Bunun yanında çalışanlarla ilgili bir iyileştirme projesi yapılacaksa nasıl hastaların tercihlerini, beklentilerini ve ihtiyaçlarını ele alıyorsak, bununla ilgili anketler yapıyorsak, çalışanların da aynı şekilde beklenti, tercih ve ihtiyaçlarını ele alıyoruz. Dolayısıyla çalışanların geri bildirimlerini alıp ve ortak taleplerini öğrenip, hayata geçireceğimiz projeleri bu geribildirimlere ve taleplere göre planlıyoruz” açıklamasında bulundu.

Pandemi Sürecinde İnsan Odaklı Bakım

En önemli prensiplerimizden İnsan Odaklı Bakım’dan pandemi sürecinde de taviz vermedik. Maske, hijyen ve sosyal mesafe başta olmak üzere tüm önlemlerimizi alarak hasta ve hasta yakınlarımızı evlerinde hissettirmek için çalıştık. Peki İnsan Odaklı Bakım tarafında neler yapıldı? Anadolu Sağlık Merkezi İnsan Odaklı Bakım Yöneticisi ve Uzm. Hemşire Asuman Kuşçu, pandemi sürecinde İnsan Odaklı Bakım’ı anlattı.

Pandemi sürecinde ziyaretçi ve refakatçi uygulamaları

Pandemi sürecinde sağlık kuruluşları, hastalarına en uygun bakımı sağlarken diğer yandan çalışanlarını da korumak için son derece zor koşullar altında çalışmalarını sürdürdü.

Sağlık bakımında aile katılımının/varlığının önemi çok iyi bilinmesine karşın; herkes için güvenliği sağlamak, hastaları, aileleri ve personeli desteklemek arasındaki denge oldukça önemli ve hassas. Dünyada ve ülkemizde bu denge her yerde çok iyi kurulamadı ve COVID-19 önlemleri kapsamında oluşturulan birçok politika ve uygulama ile aile varlığı ve katılımı kısıtlandı ve kısıtlanmaya devam ediyor. Kısıtlamalar beraberinde birçok güvenlik, klinik ve / veya duygusal risk ve sorunu birlikte getirdi. Ziyaretçi uygulamalarındaki kısıtlar hasta ve ailenin yanı sıra sağlık personeli üzerinde de büyük duygusal ve fiziksel yüklere neden oluyor.

Hastanemizde ziyaret ve eşlik politikalarımızı belirlerken Sağlık Bakanlığımızın kural ve politikalarını temel aldık. Ek olarak; Planetree, CDC, JCI ve ISQUA (Uluslararası Sağlık Hizmetlerinde Kalite Derneği) gibi çeşitli kuruluşların geliştirdiği rehberlerden ve kanıtlardan yararlandık ve kurumumuzun enfeksiyon kontrol komitesinin yönergelerini izledik. Uzmanlar, iyi planlanmış bir yaklaşımla güvenli ve şefkatli aile varlığının bu süreçte de sürdürülebileceğini bildiriyor.

Planetree ile yapılan eğitim ve toplantılarla, güvenli, sorumlu ve şefkatli bir aile varlığı politikası oluşturma ve sürdürme konularında ortak çalışmalar yapıldı. Hasta ve yakınları danışma kurulunda aşağıdaki başlıklar tartışılarak görüş ve önerileri alındı

Hastanemizde pandemi döneminde alınan önlemler

  • Dünyadaki ve ülkemizdeki refakatçi ve ziyaretçi uygulamaları değerlendirildi. Diğer hastanelerle de görüşülerek süreçte yaşanan sorun ve çözümler tartışıldı.
  • Zaman ilerledikçe ziyaretçi prosedürlerimizi sık sık gözden geçirdik ve ihtiyaca göre yeniledik.
  • Ziyarete ilişkin kısıtlamalarımızı şefkatli bir şekilde hem web sitemiz üzerinden hem de kapıda karşılayan danışma personelimiz üzerinden yazılı ve sözlü olarak ziyaretçilerimize duyurduk.
  • Hastalarımızın yanında refakatçi bulunmasını ne kadar önemsediğimizi; ancak sevdikleri ile yan yana olmanın birtakım kurallara uymayı gerektirdiğini onlara açıkladık.
  • Yaşam sonu bakım alan ve doğum yapan, çocuk, bilişsel bozukluğu ve yoğun bakımda olan hastalarımızı süreçte özel olarak yönetme kararı aldık.
  • Refakatçilerimizden kabul edenleri bakım ortağımız olarak eğitmeye ve ekibin bir parçasıymış gibi sürece katmaya devam ettik.
  • Hastalarımızı evde bakıma hazırlamak için, evde bakım takibimizi geliştirmeye odaklandık. Ayrıca sosyal mesafeyi desteklemek ve hastanede olmak istemeyen hasta ve yakınlarımız için bir seçenek sunmuş olduk.

Pandemi döneminde evde bakım programını hayata geçirdik

  • Pandemi öncesi hazırlık çalışmaları olmasına rağmen, kuruluşumuzun bir evde bakım hizmeti yoktu. Vaka yöneticileri ve telefon takibi hizmetimiz vardı ve evde bakım hizmetini ihtiyaç halinde başka kurumlardan alıyorduk. Pandemiyle birlikte kapsamlı bir evde bakım hizmeti programını hayata geçirdik.

Yöneticilerle birlikte yapılan alan ziyaretleriyle çalışanların sürece ilişkin beklenti, istek ve önerileri dinlendi. Ziyaret politikalarının ve diğer izolasyon önlemlerinin uygulanması ile ilgili bilgi ve destek sağlandı.

Pandemi sürecinde çalışanlarımızı destekledik

Pandemi sürecinde çalışanlarımızın deneyimini öğrenmek ve geliştirmek amacıyla birçok çalışma gerçekleştirdik. İnsan Odaklı Bakım Yöneticisi Asuman Kuşçu, İş Sağlığı ve Güvenliği Yöneticisi Murat Demirer ve Eğitim ve Organizasyonel Gelişim Kıdemli Yöneticisi Şehnaz Zerengök, pandemi döneminde hangi çalışmaların gerçekleştirildiğini, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını ve fiziksel ve ruhsal destek çalışmalarını anlattı.

Çalışan deneyimini öğrenmek ve geliştirmek amacıyla Anadolu Sağlık Merkezi olarak birçok çalışmayı hayata geçirdik. Çalışan memnuniyetinin arttırılması ve merkezimizde çalışan memnuniyetinin ve katılımın nasıl arttırılacağı konusunda çalışanlardan tavsiyeler aldık, beyin fırtınası yapmak amacıyla yönetici ziyaretleri gerçekleştirdik.

Çalışanlar tarafından, sorunların anında üst yönetime iletilebilmesine olanak sağladık. Pandemi süresinde çalışanlara yönelik bulaş riskini artıran, iyileştirmeye açık işleyiş basamakları ve alanların tespiti için birlikte çalışmalar düzenledik. Çözüm yollarının tespit edilmesi ve uygulanması aşamasında çalışanların katılımlarını sağladık. Çalışanların kuruma ve kurumun hedeflerine kattıkları için memnuniyet yöneticiler tarafından ilk ağızdan çalışanlara iletilerek takdir edilmeleri sağlandı.

Nasıl yaptık?

Yönetici ziyaretleri genel direktöre ve tüm direktörlere raporlandı. Ziyaret sırasında alınan kararlar ve yapılacak işler İnsan Odaklı Bakım birimi tarafından takip edildi ve sonuçlar ilgili bölüm yöneticileri ve çalışanlarla paylaşıldı. Ziyaretler, ayda en az 4 farklı bölüm ziyaretini farklı bir direktörle gerçekleştirecek şekilde planlandı. Ziyaretler bölüm çalışan ve yöneticilerine önceden haber verilmeden gerçekleştirildi, böylelikle görüşmeler daha samimi bir havada sürdürüldü.

İş Sağlığı ve Güvenliği uygulamalarımız

  • COVID-19 bulaşı açısından çalışanlara yönelik risk oluşturan işleyiş ve durumların tespiti amacıyla İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu düzenli toplantılar ve alan ziyaretleri yapmaktadır.
  • COVID-19 HAP (Hastane Afet Planı) Olay Yönetim Ekibi tarafından her sabah düzenli olarak toplantılar yapılmakta ve aksiyonlar belirlenmektedir.
  • COVID-19 bulaşı açısından güncel yayınlar takip edilmekte, ulusal ve uluslararası otoritelerin belirlemiş olduğu standartlarda uygulama yöntemleri belirlenmektedir.
  • COVID-19 etkileri, durum ve süreçleri hakkında çalışanlarımız sürekli olarak bilgilendirilmektedir.
  • Periyodik olarak uyulması gereken kurallar ve dikkat edilmesi gereken hususlar yazılı hale getirilerek duyurusu sağlanmaktadır.
  • COVID-19 olası etkileri hakkında sosyal mesafe kurallarına uyularak ve koruyucu ekipmanlar kullanılarak, yüz yüze ve uzaktan eğitimler düzenlenmekte, ilgili personeller bilgilendirilmektedir.
  • COVID-19 tehlikesine yönelik, uygun ekipman ve malzeme teminleri yapılmakta, alanlarda ve personeller tarafından kullanımı sağlanmaktadır.
  • Kişisel koruyucu ekipman ihtiyaç takibi ve teminine ilişkin süreçler belirlendi ve kişisel koruyucu ekipmanın uygun kullanımı hakkında çalışanlar bilgilendirildi.
  • COVID-19 katının açık olduğu zamanlarda çalışma düzeni, kişilerin ihtiyaçları ve risklere göre, adil ve şeffaf bir şekilde belirlenmiş, yıpranma ve tükenmeye yol açmayacak şekilde dinlenme zamanları oluşturulmaya özen gösterilmiştir.
  • Olası/kesin COVID-19 tanısı olan sağlık çalışanlarının izolasyon süreci tanımlandı ve çalışanlarla paylaşıldı.
  • İş Sağlığı ve Güvenliği kurulumuz tarafından kronik hastalık sorgulaması yapıldı ve gerekli personelin aşıları ile izinleri düzenlendi.
  • COVID-19 bulaşına yönelik personel şüpheli başvuruların ilk olarak İşyeri Hekimliği tarafından değerlendirilmesi sağlanmaya başlandı.

Çalışanlarımızı psikolojik ve moral olarak destekledik

Çalışanlar için psikoloğumuz tarafından verilen psikolojik görüşme desteği devam ediyor. Ayrıca çalışanlarımızın motivasyonunu artırmak, birbirimizden öğrenmek ve takdir etmek için “Değer Katanlar” takdir ve ödüllendirme sistemimizi uygulamaya devam ettik.

100 kişilik gönüllü bir gruba Pandemi Gündemi Eğitim paketi atandı. Çalışan ve Aile Destek Programını hayata geçirdik, bu programda Anadolu Grubu tüm grup çalışanları ve ailelerini desteklemek amacıyla AVİTA isimli bir şirket ile anlaşarak bir hizmet satın alındı. “İhtiyaç duyduğunuz her an yanınızdayız” diyen AVİTA aracılılığıyla Anadolu Sağlık Merkezi olarak tüm çalışanlarımıza ve ailelerine ücretsiz olarak yoga gibi fiziksel ve ruhsal destek sağladık.

Hastalarımız için pandemi nedeniyle ara verdiğimiz yoga çalışmalarımızı kısa bir aranın ardından Saklı Bahçede sunmaya devam ettik. Hastane bahçemiz ise, çalışanlarımız için sunduğu yürüyüş alanları ve güzel doğası ile çalışanlarımızın hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını desteklemeye büyük katkı sağladı.

Pandemi sürecinde çocuk hasta ve ailesi ile iletişim

Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Nadir Tosyalı, pandemi günlerinin olağanüstü koşulları ve kısıtlamalarının özellikle çocuk hasta ve ailelerinde paniğe neden olduğunu paylaştı. Teknolojinin bu süreçteki önemini vurgulayan Dr. Ahmet Nadir Tosyalı yazısında yıllar önce temeli atılan “İnsan Odaklı Bakım” çalışmalarının olağanüstü şartlarda yaşadığımız pandemi günlerinde gerek hasta ve yakınlarına gerekse çalışanlarımıza sağladığı avantajlara değindi.

“Buzdağı”

Pandemi sürecinde çocuk hasta ve aileleri ile kurulacak iletişim konulu yazıya yukarıdaki başlık birçok kimseye garip gelebilir. Zira ileri teknolojik olanaklı bir dönemdeyiz ve sonuçta; etkeni belli, bulaş yolu ile bulgularını tanımladığımız, ilaç tedavisi yapabildiğimiz ve sonuçlarını da gördüğümüz bir viral enfeksiyon hastalığı ile mücadele ediyoruz.

Artık, her geçen gün farklı yüzünü gösteren, bambaşka bir virüsle karşı karşıyayız. Sosyal medyada boy gösteren doğru/yanlış sayısız bilgi selinin ardından yaşamlarımız da derinden ve çok ciddi bir şekilde etkilendi. Bütün dünya olarak mücadelesini verdiğimiz savaşta, göründüğünden çok farklı, güçlü bir düşmanla karşı karşıya olduğumuzu anladık. İnsanlık olarak ulaştığımız ileri düzey teknolojik olanak ve imkanların yetersiz kaldığına şahit oluyoruz.

Elbette her yaştan sağlıklı/sağlıksız, yeterli imkânı olan/olmayan her canlı bu durumdan değişik düzeylerde etkilendi. Gerek fiziksel gerek sosyal gerek duygusal ve gerekse ekonomik olarak herkes payına düşeni aldı.

Doğaldır ki;
“Önce insan” felsefesi kuruluş temeli olan hastanemizde, geçmiş deneyim ve sürekli güncellenen çalışmaların sayesinde, aksiyonlarımızı çok hızlıca aldık. “İnsan Odaklı Bakım” pratiği üst düzeyde olan yetkin insan kaynağımızla yeni koşullara kolayca adapte olduk.

Pandemi günlerinin olağanüstü koşulları, kısıtlamaların neden olduğu hastane ile çalışanlarına ulaşmadaki zorluklar ve izolasyon önlemleri sonucu özellikle çocuk hasta ve ailelerinde panik, korku ve endişe düzeyinin çok yükselmesi kaçınılmazdı. Hasta ve yakınları ile bir aile olduğumuzun ve sağlıklı iletişiminin bizleri bir arada tutan en temel faktör olduğu bilinci ile iletişim teknolojisinin en son imkanları kullanıldı.

İlk gün yönetsel kriz masası oluşturuldu. Belirsizlikleri giderebilmek amacıyla doğru ve sağlıklı bilgi akışı sağlamaya yönelik online sunumlar, 7/24 açık açık iletişime ek olarak pandemi sürecine uygun olarak bulaşmayı engelleyici fiziki koşullar hızlıca sağlandı. Sağlık hizmetlerine, COVID-19 dışı diğer rahatsızlıklar için de sorunsuz bir şekilde devam edilebilmesinin olanağı oluşturuldu.

Ulaşabilir olmak ve rutin sağlık hizmetlerinin devamı hasta ve yakınlarında oluşan endişe ve kaygıyı belirgin derecede azalttı. Ancak hijyen önlemleri gereği maske ve giysilerimiz bizleri “Robocop” gibi gösteriyordu. Rutinimiz olan gülümseme, dokunma ve etkili beden dili kullanmaktan mahrum kalmıştık. Çözüm olarak hastanedeki süreç tamamlandıktan sonra, görüntülü görüşmeler sayesinde çocuklara kendi doğal halimizi gösterip, uzaktan da olsa göz teması sağlamaya çalışıyoruz. Pedagog ve Psikolog arkadaşlarımız bu konuda hem bize hem de hasta ve yakınlarına yoğun destek de veriyorlar.

Yıllar önce, o günün en ileri teknoloji harikası ve batması imkânsız denilen ünlü transatlantik Titanic kuzey denizinde bir “buzdağı”na çarpma sonucu battı. Tedbirsizlik, dikkatsizlik ve en önemlisi hazırlıksızlık bu kötü sonu hazırlamıştı...

Yazımın başlığının, yaşanan koşulları ifade etmek için yerinde bir metafor olacağı düşüncesindeyim. En ileri teknolojik koşullara, imkanlara ve insanlığın ulaştığı yüksek yaşam düzeyine rağmen, tedbirsiz hazırlıksız ve duyarsız davranma lüksümüzün olmayacağını görüyoruz.

Vizyoner anlayışla, yıllar önce temeli atılan “İnsan Odaklı Bakım” çalışmalarının olağanüstü şartlarda yaşadığımız pandemi günlerinde gerek hasta ve yakınlarına gerekse çalışanlarımıza sağladığı avantajları fazlasıyla yaşıyoruz.

Sağlıcakla kalın.
Sevgi ve saygılarımla,
Dr. A. Nadir Tosyalı

Empatik Duruş

Empati, bir başkasının algılarının ve duygularının farkına vararak anlayabilme ve bunu kabul edilebilir bir şekilde karşısındakine ifade edebilme yeteneğidir. Empatinin yapılan bir şey olmadığını, empatik bir oluş ve duruşun olduğunu belirten Uzman Psikolog Selin Karabulut, empatik duruş ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.

En-patheia: Yunanca "en- (el) (en-)" ("iç, içine, içinde") ve "-patheia (el) (-patheia)" ("duygu, acı, hissetme, algılama")

Yani aslında duyguların içine girme, duyguyu anlama, hissetme ile ilgilidir. Gündelik dilde kullanılan kendini başkasının yerine koyma; ancak empatik oluşla mümkün olabilir. Anlamak, kabul etmek ve doğrulamak sıralaması empatinin temelini oluşturur. Karşımızdakinin duygusunu anlamaya, hissetmeye başladığımız noktada onun yerine kendimizi koyabilir, neler yaşadığı hakkında fikrimiz olabilir. Bunun için “duygu”yu tanımak, duygunun düşünceden farkını anlamak, davranışın hangi duyguya işaret edebileceğini repertuvarımıza katmak gerekir.

Elbette ki işe kendimizden başlamamız yerinde olacaktır. İnsan kendi duygusunun ne kadar farkında olur, onu tanımlayabilir, anlayabilir, adlandırabilir ve yorumlayabilirse, o kadar iyi empatik davranabilir. Kapıya parmağını sıkıştıran birini gördüğümüzde otomatik olarak kendi parmaklarımızı kapıya sıkıştırdığımızı hayal ederiz. Parmağımız acımaya başlamasa da sızlamaya, otomatik olarak o acıyı anlamaya ve anlamlandırmaya başlarız. Veya gülümseyen bir kişi gördüğümüzde farkında olmadan biz de gülümseriz. Empati de tıpkı böyledir, sadece her zaman bu kadar otomatik ve kolay değildir. Hissetmek için anlamak, anlamak için bilgi edinmek, bilgi edinebilmek için iletişim kurmak, bunun için zaman ayırmak ve istekli olmak gerekir.

Gündelik yaşamımızda kullandığınız ”Nasılsın?” ve “İyiyim” kelimelerine odaklanın. Gerçekten karşınızdakinin nasıl olduğunu öğrenmek istediğinizde veya gerçekten nasıl olduğunuzu karşınızdakiyle paylaşmak istediğinde ne türden farklı kelimeler, farklı sorular ve farklı duyguları paylaştığınızı bir düşünün. O zaman kullandığınız duygu ifadelerinin asıl hissettiklerinizi ifade etme konusunda yeterli gelip gelmediğini görebilirsiniz. Böylece başkalarını anlamanın, onların hislerini tanıyıp anlayabilmenin ve onların yerine kendinizi koyabilmenin sizin için ne kadar kolay/zor olabildiğini görmüş olursunuz.

  • Empatik duruş için sezgisel düşünebilme becerisi gerekir, parçaları birleştirebilme, niyet okuyabilme ve sözel iletişim dilinin kuvvetli olması gerekir. Beden dilini kavrayabilme önemlidir.
  • Yaş arttıkça empati kabiliyeti artar
  • Kadınlar, empati kurmada erkeklere göre daha beceriklilerdir.
  • Empati; karşındakine acıma, üzülme ve teselli etme çabası asla DEĞİLDİR.
  • Empatik duruşta beyinde sağ taraf hakimdir. Sağ beyin duygulardan, problemi sezgisel bilgiye ve bütüne dayanarak çözmekten, yüz ifadelerini yorumlamaktan, anlamaktan, niyetten sorumludur. Bu yüzden sağ beynin kontrolünde olan sanatsal aktiviteler, tiyatro, resim, müzik çalışmaları empati yeteneğinin geliştirir. (Empati yeteneğinin doğuştan var olduğunu söyleyen çalışmalar, aynı zamanda empatinin geliştirilebilen bir yetenek olduğunu savunmaktadırlar)

Empatik duruşun faydaları

  • İletişimi kolaylaştırır
  • Samimiyeti artırır
  • Sizin için hissedilebilecek veya onun için hissedebileceğiniz yargı ve önyargıların oluşma ihtimalini azaltır
  • Problemler daha kolay dile getirilir
  • Problemlerin çözümü daha çabuk olur
  • Daha yakın ilişkilere olanak sağlar
  • Çatışma ve anlaşmazlık oluşma ihtimalini azaltır
  • EMPATİK DURUŞ SIRALAMASI:
    - Durumu anlamaya çalış
    - bilgi al
    - duygusu nebeklentisi ne
    - bedensel tepkilerini takip et
    - eşlik et
  • EMPATİK DURUŞTA:
    1. Yargılama
    2. Bekle
    3. Yavaşla
    4. Açık uçlu soru sor
    5. Anladığını göster

Klinik Pratikte İnsan Odaklı Bakım Uzmanlar Ne Diyor?

Bir hastane ortamında İnsan Odaklı Bakım nasıl olur? Anadolu Sağlık Merkezi uzmanlarımız bu kavramın temellerini açıkladılar...

Empati (Selin Karabulut, Uzman Psikolog)

Empati, bir başkasının algılarının ve duygularının farkına vararak anlayabilme ve bunu kabul edilebilir bir şekilde karşısındakine ifade edebilme yeteneğidir. İnsan ilişkilerinde önemli bir yere sahip olan empati yeteneği sayesinde; iletişimde olduğumuz kişiyle duygu paylaşımımız artar, samimiyete katkı sağlanmış olur, problem çözümü kolaylaşır, çatışma ve anlaşmazlıklar azalır, önyargılar ortadan kalkar.

Empatik bir duruş sergileyebilmek için iletişime hevesli olunmalı, göz teması kurulmalı, sorular sorarak bilgi alınmalı, yargılamalardan ve önerilerden uzak durularak karşımızdakinin duygusunu anladığımız ona hissettirilmeli.

Şu sıralar geçmekte olduğumuz zor zamanlardan “herkesin” farklı farklı da olsa geçtiği ön kabulü ile davranmak, evde, işte, sosyal hayatımızda, ikili ilişkilerimizde sergilediğimiz tutuma biraz empati katmak oldukça önemlidir. Herkesin biraz sıkışmış, bunalmış, endişeli, korkmuş, bilinmezlik içinde, zaman zaman ümitsiz hissedebileceğini bilmek, yalnız olmadığımızı hissettiriyor, öyle değil mi?

Açık Uçlu Sorular ve Yansıtıcı Konuşmalar (Murat Kaplan, Hasta Hakları Kıdemli Yöneticisi)

Doğru soruyu sorma, etkili iletişim ve bilgi alışverişinin merkezinde yer almaktadır. Konunun ne olduğuna bağlı olarak cevabını istediğiniz veya belirsizliği ortadan kaldırmanın en etkili yolu kullanmış olduğunuz soru tekniği ile yakından ilgilidir.

Açık uçlu sorular, "evet" ve "hayır" yanıtlarından kaçınmaya yöneliktir. Bireyleri hikayelerini anlatmaya teşvik eden sorular sormak, empati ve güven oluşturmaya yardımcı olur ve onlar için gerçekten önemli olan duygu ve düşüncelerini özgürce ifade etmelerine olanak tanır.

Açık uçlu sorular, bireyleri deneyimleri ve eylemleri hakkında daha derinlemesine düşünmeye sevk ederken, onlara değer verdiğinizin de göstergesidir aslında. Bu sohbetler, bireylerin kendilerine yardım etmeleri ve kendi kendini yönetmeleri için bir ortam yaratmalarına uygun bir zemin hazırlar.

Aileyi ve arkadaşları dahil etmek (Prof. Dr. Ayşen Yücel, Algoloji Uzmanı)

Hasta ve hasta yakınlarının hastanın tedavi planlamasında ve takibinde bir ekibin parçaları gibi sürece dahil olmalarının, gerek hastanın yaşam kalitesi gerek hasta memnuniyeti gerekse tedavinin başarısı açısından çok önemli olduğunu biliyoruz. Ancak bu konuya genellikle hekimlerden kaynaklanan bir direnç olduğu da bir gerçek. 30 yıldır kronik ağrı hastalarının tanı ve tedavisiyle uğraşan bir hekim olarak uzun yıllardır uygulamaya çalıştığım bu yaklaşımda başarı, öncelikle ekip çalışmasının ne olduğu ve nasıl yapılması gerektiğini hasta ve yakınlarına çok detaylı anlatmakla başlıyor. Özellikle tedavi seçeneklerinin çok ayrıntılı anlatılmasından sonra, bunlar arasından nasıl seçim yapılabileceği, her seçeneğin artı-eksileri masaya konup birlikte tartışıldığında, hastanın da içine sinen bir sonuca ulaşılmış oluyor.

Ben genel olarak karar verme ve uygulanan tedavinin takibi sürecini “ev ödevi” olarak adlandırmayı seviyorum ve gerek uygulanacak tedavi seçenekleri gerekse bir tedavi başladıysam ilaç şemasını, hasta ya da yakınına yazdırarak bu dokümanı da yanında götürmesini sağlıyorum. Ekibin bir parçası olduğunu hissetme, verilen tedavinin daha ciddiye alınmasını ve takibin daha doğru yapılmasını sağlıyor. Bazen hasta ya da yakınlarının iş birliği konusunda gönülsüz olması ve “Doktor olan sizsiniz, en doğru kararı siz verirsiniz” yaklaşımı ile tedavi detaylarını bile dinlemek istememeleri de sık rastladığım bir durum. Böyle bir durumda sert yaklaşımlar yerine, tedavi seçenekleri ve tedavi şemasını yazılı olarak verip hasta ve yakınlarının takip sürecinde yavaş yavaş ekibe dahil olmasını sağlıyorum.

Ortak karar verme (Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı)

Günümüzde internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte insanlar hastalıkları ile ilgili daha fazla bilgi edinme olanağına sahip olmuşlardır. Dolayısıyla kendilerinin yaşam şeklini, beslenme alışkanlıklarını, çalışma düzenini geçici veya kalıcı olarak değiştirmesine neden olacak tetkik ve tedavi alternatifleri hakkında doktorlarından bilimsel kanıt içeren bilgiler edinme ve kendi görüşlerini ifade etme talebi ortaya çıkmıştır.

Ortak karar verme (shared decision making), 1980’li yılların başlarında yukarıda belirtilen hasta gereksinimlerinden esinlenerek gündeme gelmiş, insanların tıbbi kararlarda rol almasına olanak tanıyan ve bunu teşvik eden bir insan odaklı bakım modelidir. Bu model ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalarda teşhis, tedavi ve hasta bakımında başarı oranı ve kaliteyi yükselttiği, başta hekim olmak üzere sağlık hizmeti veren ekibin ve hastanın memnuniyetini arttırdığına dair veriler elde edilmiştir. Ortak karar verme sürecinde hasta ve ailesini müttefik olarak değerlendirip ayrıntılı bilgilendirme yapılması, hastanın değerleri, öncelikleri, gereksinimleri, bilgi birikimi, korku ve kaygılarını da gözeterek planlamanın oluşturulması söz konusudur.

Elbette ki, her tıbbi durumda ortak karar verme süreci işlemeyebilir. Örneğin kalça kırığı, akutapandisit gibi durumlarda cerrahi girişim yapılması veya bakteriyel menenjitte antibiyotik tedavisi verilmesi gibi alternatif tedavi seçeneğinin olmadığı durumlar olabilir. Buna karşın, erken evre meme veya prostat kanseri tedavisi, koroner kalp hastalığının önlenmesinde lipid düşürücü ilaçların kullanımı, genetik ve kanser tarama testlerinin yapılması gibi durumlarda karar verme sürecine hastanın katılımı sürece değer katabilir.

İnsan (hasta) Odaklı Bakım uygulamalarının önemli bileşenlerinden biri olan ortak karar verme süreci sağlık hizmetinin içine yerleştirilebilirse başarı ve kalitenin arttırılmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.

İhtiyaçları ve Tercihleri Anlamak (Çiğdem Erbay, Uzman Hemşire)

Hastanın ya da çalışanların ihtiyaçlarını ve tercihlerini anlamak, hastalarımıza sunduğumuz bakımı anlamlı bir şekilde iyileştirir, aynı zamanda çalışanlarımızın motivasyonunu arttırır. Bu da hem bakım verenin hem de hastanın sürece katılmasını ve kişi için önemli şeylerin, zorlukların ya da kolaylaştırıcı şeylerin neler olduğunu ele almayı, kısacası bakımı birlikte planlamayı gerektirir.

Çalışanların beklenti ve ihtiyaçlarını öğrenmek, iyileştirmeler için birlikte çalışmak, örneğin çalışma listeleri için isteklerini almak; iş ve yaşam doyumunu artırır.

Herkes sağlık yolculuğunu benzersiz ve kişisel bir şekilde yaşar, bu nedenle bir birey olarak kabul edilmek ve tedavi edilmek önemlidir. Birçok hasta, ihtiyaç ve tercihleri, bakımlarına dahil edildiğinde sağlıklarına ulaşmak için daha motive ve işbirlikçi olacaktır. İhtiyaçları ve tercihleri anlamak, hastalarımıza ve yakınlarına daha iyi bir yaşam kalitesi ve daha iyi bir tıbbi bakım sağlar.

Şefkatle Bakım (Esra Bayrak, Uzman Hemşire)

Hayat; içinde dağların, tepelerin, denizlerin, göllerin, uçsuz bucaksız göklerin yer aldığı büyük bir fanus. Bu fanusun içinde yaşarken bizi nelerin beklediğini bilemiyoruz. Hastalarımızdan en sık duyduğumuz sözlerin başında; “Şimdiye kadar hiçbir şeyim yoktu, her şey bir anda oldu” geliyor. Hayatın karşımıza neler çıkaracağı hiçbir zaman belli olmuyor.

Bir gece nöbetinde hastamızın genel durumu biraz sıkıntılıydı ve eşi 3 gündür hiç uyuyamamıştı. Arkadaşlarıma diğer hastalarımı teslim ederek, hasta yakınına o gece uyumasını, hastasının yanında benim olacağımı ilettim. O kadar ihtiyacı vardı ki; istemese de odada kalmak şartıyla kabul etti. Geceyi çok hareketli bir şekilde geçirmemize rağmen hasta yakını bizi duymadı bile. Yoğun bir tedavi sürecinden sonra hastamızı taburcu ettik. Giderken; hastamız o geceyi asla unutmayacağını iletti ve unutmadı da. Yıllardır bu ve buna benzer deneyimler bizlere çok şey öğretti.

İyi bir iletişim kurabilmenin en iyi yolu, karşındaki dinlerken hissedebilmektir. İşte o zaman seylemler samimi ve içten olabiliyor. Böylece arada güçlü bir güven bağı kuruluyor. Hastalarımız gördüğümüz en güçlü insanlar. Tüm samimiyetimizi ve içtenliğimizi ortaya koyarak her biriyle farklı bir yolculuğa çıkıyoruz. Tedavi süresi boyunca kendilerini evlerindeymiş gibi hissetmelerini isteyip, o konforu sağlayabilmek için uğraşıyoruz. Bu zor yolculukta; onları nelerin beklediğini, neler yapabileceklerini öğreterek kılavuz olmaya çalışıyoruz. Bunları yaparken de her birini sevdiklerimizin yerine koyarak, kalplerine ve hayatlarına dokunuyoruz. Onları mutlu gördüğümüzde biz de mutlu oluyoruz. Hastalarımızın taburcu olduklarında mutluluktan havalara uçarken bizden ayrıldıkları için ağlıyor olmaları, aile ve ev konforunda şefkatle bakabiliyor olabilmemizin en güzel örneği.

Bizden Gelenler

Pandemiyle birlikte birçok insan hastanelere gitmekten çekindi ve kontrollerini erteledi. Hasta ve hasta yakınları pandemi döneminde hasta ve hasta yakını olmanın zorluklarını ve bu süreçte Anadolu Sağlık Merkezi’nde yaşadıkları süreci anlattı.

Pandemide hasta yakını olmak (Ayaktan Hasta)

Bizim gibi hasta yakını olmak zor, hele de pandemi döneminde hasta yakını olmak çok daha zor. 40 yıllık evlilik hayatımızda bir çorabı dahi almaya beraber gitmiş kişiler olarak eşimi tedaviye yalnız göndermek bana ne kadar uzun, geçmeyen bir zaman süreci oldu anlatmam mümkün değil. Eşimin tedavi sonu eve gelmesini pencerede yeni tanışmış sevgiliyi beklemek gibi bir şeydi. şimdi tekrar beraber gitmek orada dostlarımızı görmek bize de çok iyi geldi.

Pandemi döneminde hastanemizin bulaşı önlemek ve hasta ve çalışanları korumak amacı ilealmış olduğu gerek ortak karar gerekse yönetimsel uygulamalar çok çok iyi idi. Böyle sıkıntılı bir süreçte dahi hastanemizde (Ben HASTANE BENİMDİR derim) hasta ve yakınlarının rahatı ve konforu için gerekli tadilat ve değişimin yapılması bizleri ayrıca memnun etti. Emeği geçenlere çok çok teşekkür ediyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum. İyi ki varsınız.

Pandemide hasta olmak (Ayaktan Hasta)

Ben Nurhayat Yeşilmen. Hasta ve Hasta Yakınları Danışma Kurulu üyelerinizden Mustafa Yeşilmen’in eşi. 2012 Nisan ayından beri Anadolu Sağlık Merkezi’nde tedavi görmekteyim. Tedavimin başlarında radyoterapi de aldım. Halen o tarihten beri 21 gün ara ile koruyucu amaçlı kemoterapi almaktayım. Pandemi sürecinde hastaneye oğlum getirdi, fakat kapıdan yalnız girmek bana çok zor geldi. Sanki durumumu yeni öğrenmiş ve ilk tedaviye geliyormuşum gibi hissetmeme neden oldu. Fakat orada bütün çalışanlar ile akrabam kadar yakın dostluklar kurmuş olmamızın rahatlığı ile sıkıntıyı onların yakın ilgisi ve gülen yüzleri sayesinde çabucak altattım. Şimdi yine eşimle tedaviye birlikte geliyoruz. Selam ve sevgilerimle...

Pandemide hasta yakını olmak (Yatan Hasta)

Annemiz Eylül 2015’ten beri, yani 5 senedir Anadolu Sağlık Merkezi Gebze hastanesi Hematoloji servisinde tedavi görüyor. Bu uzun ve zorlu süreçte başta doktorlarımız olmak üzere tüm sağlık ekibi gerek bilgi ve tecrübeleriyle gerek ilgili yaklaşımlarıyla bizi hep güvende hissettirdiler. Birçok kanser hastasının yaşadığı “Acaba başka bir hastanede daha iyi bir tedavi mümkün mü?” tereddüdünü biz hiç yaşamadık.

2020 senesi herkesin hayatına pandemi olgusunu sokarken, bizim gibi zaten kanserle mücadele eden hasta ve hasta yakınları için kat kat risk ve endişe dolu günleri beraberinde getirdi. Evden dışarı adım atmaya çekindiğimiz ilk günlerde hastaneye gitmek zorunda olmak tüm aile bireylerinde kaygı yaratmıştı. Fakat Anadolu Sağlık Merkezi’ne geldiğimizde burada alınan tedbirleri, hijyen kurallarının harfiyen uygulandığını, personelin bilinçli ve bizi rahatlatan yaklaşımlarını görünce endişelerimiz kayboldu ve hastaneye güvenle gelip gitmeye devam ettik. Yaşadığımız bu olağanüstü süreçte hasta ve hasta yakınlarının kendilerini güvende hissedecekleri ve tedavilerini aksatmadan sürdürecekleri bu ortamı sağlayan hastane yönetimine ve tüm personele gönülden teşekkür ederiz.

Pandemi sürecinde doktor olmak...

Uzm. Dr. Esra Sönmez (Göğüs Hastalıkları Uzmanı)

İlk vakadan sonra hayatımız çok değişti

Son 20 yılda yaşanan ve tüm dünyada virüslerin ne kadar ölümcül olabileceği gerçeği ile bizleri yüz yüze bırakan SARS, MERS–CoV enfeksiyonu, İnfluenza gibi salgınlara Aralık 2019’da bir yenisi eklendi: COVID-19. Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi, her geçen gün daha fazla yayılırken kayıplar da artmakta. Ülkemizde de Mart 2020’de tespit edilen ilk vakadan sonra hayatımız çok değişti. Gündelik yaşamı altüst eden hatta zaman zaman durduran salgın nedeniyle karantinalar uygulandı, sınırlar kapatıldı, uçuşlar durduruldu, ticari faaliyetler askıya alındı, okullar kapatıldı. Sosyal izolasyon önlemleri kapsamında en sevdiklerimize bile yaklaşamaz olduk. Korku, endişe, panik, güvensizlik ve yoğun stres yeni hayat düzenimizin parçası oldu. Maske takma zorunluluğu bir çoğumuzda klostrofobi ve nefes alamama korkusu yarattı. Hayatımız tahammül sınırlarımız zorlayacak kadar çok değişti, yeni dünyaya adaptasyon hepimiz için travmatik oldu.

COVID-19 pandemisi sağlık sisteminin de en büyük sınavlarından birisi oldu. Kısa süre içinde binlerce insan hastalandı, hastanelerin kapasitelerinin çok üstünde bir talep patlaması oldu. Hekimler olarak bizler hastalıkla mücadelede hem koruyucu önlemleri planlamak hem de artan hasta yükünü göğüslemek hem de koruyucu önlemler (N95 maske, siperlik, koruyucu önlük, eldiven, vs) ile çalışmak zorunda kalmaktan çok bunaldık, yorulduk. COVID-19 virüsüne en fazla maruz kalan ve en yüksek grup maalesef sağlık çalışanları olarak bizleriz. Salgın hız kesmeden tüm dünyayı kasıp kavururken hekimiyle, hemşiresiyle, tüm sağlık çalışanları yaşamlarını riske atarak ön cephelerde hastalıkla mücadele etmekteler. Bu süreçte sağlık personelinden hastalanan ve hayatını kaybedenler oldu; her gün hastalananlara yenileri ekleniyor ve kaybettiklerimizle içimiz yanıyor. Moralimizi yükseltecek ve şevkle çalışmamızı destekleyecek en önemli beklentimiz sağlık personeline duyulan saygı, sevgi, güven ve itibarın hissettirilmesidir.

COVID-19 pandemisi toplumsal sağlık için hepimize sorumluluk almayı öğretti. Salgını önlemek için temel tedbirlere hep birlikte uymak hayat kurtarıcı önemde. Mesafe, maske ve izolasyon önlemlerine uymak opsiyonel değil zorunluluk. Toplumdaki her birey üzerine düşeni yapar ve sağlık profesyonellerine destek verirse el ele bu pandeminin üstesinden gelebiliriz.

Sevdiklerimizle kucaklaşabildiğimiz, umut dolu yarınlara sağlıkla kavuşmak dileğiyle...

Radyolojide olmak...

(Uzm. Dr. Adnan Aras / Radyoloji Uzmanı)

Korunmak için sadece doktorların değil herkesin doğruları bilmesi önemli

Pandemi insanlığı önüne katıp sürükleyen önlenemez bir dalga gibi. Bu sürüklenişte bilgilerimizden çok refleks ile hayatta kalmaya çalışıyoruz. Pandemi bir sağlık sorunu olmasına rağmen doktorları da savurdu. Bir doktor olarak bilgilerim yetersizdi ve bazı temel bildiklerim olsa da beni ve çevremi korumaya yetmiyor. Çünkü korunmak için sadece benim doğruları bilmem yetmez, bu dünyayı paylaşan herkesin doğruları bilmesi gerekir. İlk defa (benim hayatımda) bir hastalıktan korunabilmek için benim dışındakilerin doğru bilgi ve davranışına ihtiyacım olduğunu hissettim ve kavradım.

Doktoruz ve sonuçta insanlar yine bize sorular sordular ve soruyorlar, ama daha soruyu sorarken vereceğim yanıta inanmayacaklarını da belli ediyorlar. O kadar soru soran ve o kadar farklı yanıt veren var ki, benim yanıtım küçük bir “çeşitlilikten” öteye geçmiyor. Doğru söylemiş olmam veya bilimsel bir kanıt sahibi olmamın anlamı yok. Tabii bu karmaşanın doğmasında genel olarak doktorların da katkısı olduğunu düşünüyorum. İşin başında bize sorulduğunda verilmesi gereken en doğru yanıt “bilmiyorum” veya “henüz bilmiyorum” olmalıydı. Bilmiyorum diyebilseydik, belki bilen az kişinin sedası kulaklara gelebilirdi ama olmadı.

Şimdi yeni yeni taşların yerine oturduğunu görüyorum. Daha çok okuyup daha az konuşuyoruz. İnsanlara ulaşabilmek için elimizde bazı doğrular var artık ve onların üzerinden ilerlemeye çalışıyoruz. Sanki başarıyoruz veya bana öyle geliyor...

Acil’de olmak...

Uzm. Dr. Yeşim Erçetin Özgürel (Acil Tıp Uzmanı)

Bilinmeyene kaygı büyüktü

Çoook uzaktı Çin. Kapısına kilit vurulanlar, sokakta bayılanlar, dayak yiyenler! Bize gelmez diye düşündük hep. Ta ki mart gelene kadar. Bilinmeyene kaygı büyüktü. Örnekleri olsa bile bize ne olacaktı?

Tüm afetlerde olduğu gibi kriz merkezi her zamanki gibi Acil Servis’ti. Bu sefer afetin adı Corona pandemisiydi. Mesleğimiz itibariyle hastalığın kalbindeydik. Bu bizim işimizdi, bunun da üstesinden gelmek zorundaydık. Tüm personelimiz huzursuzdu ancak mesleğimiz her şeyden önce geliyordu. Huzursuzluğumuzun nedeni sadece kendimiz için değil, yakınlarımıza bulaştırma riskimizden de kaynaklanıyordu. Kronik hastalığı olanlar, yaşı ilerlemiş çalışanlar ve hatta çok genç ve deneyimsiz gruplarda kaygı düzeyi yüksekti. Vitamin mi alsak, hidroksiklorokin mi depolasak, zatürre aşısı mı olsak? Bütün dünya da diğer meslek grupları evlerine çekilip kendilerini korumaya alırken sağlık çalışanları olarak daha fazla çalışacaktık, çalıştık da. Poliklinikler neredeyse tamamen durdu tüm hastane Corona’ya endekslendi. İlk başlarda burnu aksa Corona testi yaptırıp, akciğer tomografisi çektiren çalışanlarımız oldu. Medyada sağlık çalışanı, bulaş, hastalık ve ölüm haberleri yayıldıkça anladık ki asıl sarılacağımız şey; kişisel koruyucu ekipmanlar, mesafe ve diğer kurallardı. Sonrasında her şey bizim için rutin idi.

Üzerinden edinilen bilgilerle yönlendirildiler. Haklı bir tedirginlikleri vardı. Mesafe için evde kapalı kaldılar. Mevsimsel olarak ateşli hastalıkların sık görüldüğü bir dönemdeyiz. Corona virüs endişesi ile hastaneye gitsek mi gitmesek mi ikileminde kaldılar. İlk dalgada evde kalmayı tercih etseler de normalleşmeyle birlikte acil başvuruları artmaya başladı. Acile başvuranlar nasıl davranacaklarını bilemediler. Bazıları, Corona alanında (çadır) muayene olmamak için semptomlarını gizledi, bazıları ise test yaptırmak için şikâyet uydurdu. Böyle olağandışı bir dönemden geçip olağan tepkiler vermeyi beklemek mümkün değil. Böyle durumlarda paylaşımlı olmalı, hastalarımıza ve birbirimize şefkatle yaklaşmalıyız. Ne kadar maske takarsak ne kadar mesafe ve hijyene dikkat etmeyi başarırsak bu salgın o kadar hızlı azalacaktır.

Uzm. Dr. Ayşegül Karahan (Kardiyoloji Uzmanı)

Bilmediğimiz bir düşmanla savaştayız

Dünyayı kasıp kavuran bir pandeminin ortasındayız ve koskocaman bir sağlık ordusuyla cephede savaştayız, üstelik bugüne kadar hiç tanımadığımız, bilmediğimiz bir düşmanla bu mücadelemiz. Doktorlar olarak bu savaşın cephede en önde giden piyadeleriyiz. Hastalananlar, ölenler her geçen gün artıyor ve bu savaşta ne yazık ki yaralılarımızı da yine kendimiz tedavi ediyoruz. Silahları, taktikleri yine kendimiz geliştirmeye çalışıyoruz. Erler de biziz, komutanlar da... Kimilerimiz ufacık poliklinik odalarında bu hastalıktan muzdarip yüzlerce hasta bakarken, kimilerimiz yoğun bakımlarda ölüme inat hayatta tutmak için var gücüyle uğraşıyor hastalarıyla. Her taburculuk bir zafer, her taburculuk bir hayat, yeniden doğmak. Hem hasta hem doktor için…

Herkes kendine güvenli alanlar ararken, kendini korumanın peşinde koşarken doktor atlar tam ortasına yangının... Hem işi hem vicdanı hem andı gereği. Kendisi hasta mı olacak, çok da düşünmeden... Her şeyin bir bedeli olduğu gibi tabii ki ailesinden, ana babasından, evlatlarından sevdiklerinden uzakta kalmak gibi bir bedeli vardır bunun, onları da korumak, hastalıktan esirgemek gibi çok önemli bir sorumluluğu da vardır aynı zamanda. Kolay mı günlerce insanın ailesinden uzak durması, çocuklarına sarılamaması? Üstelik hasta olması an meselesi iken. Pandemi başladığından beri 100’ün üzerinde sağlıkçı kaybettik biz ülkece, onca değerli insan, onca bilim insanı. Ama çalışacağız, çalışmaya, iyileştirmeye devam edeceğiz çünkü biz elimizi kalbimize koyarak mesleğimizi vicdanımızla, onurumuzla, iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağımıza, hastalarımızın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğimize dair “Hekimlik Andı” içtik. Aylardır devam eden bu çabamızı görün, bilin ve destek olun tüm dünyaca bu kabustan en kısa sürede uyanalım.

Pandemi sürecinde hemşire olmak...

Gülseren Altun

Genel Yoğun Bakım Ünitesi’nde 5 yıldır çalışmaktayım. Bir yoğun bakım hemşiresi olmak her zaman özverili ve fedakâr olmayı, bazen yemek yemeyi unutmayı, çalışırken aileni unutmayı, uzun süre ayakta kalmayı gerektirir. Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 bizleri de çok yakından etkiledi. Daha süreç çok yeniyken Yoğun Bakım Ünitesi olarak hastaları ilk karşılayan bizler olduk. Yeni bir salgın ile karşı karşıyaydık ve her gün yeni semptomlar çıkıyordu, kişişel koruyucu ekipmanlar çalışmamızı zorlaştırıyordu. Nötropenik hastaların odasına girerken zorlanarak taktığımız maske artık hayatımızın bir parçası oldu. İlk defa pozitif olan hastanın odasına girerken çok heyecanlıydım, ya ekipmanları çıkartırken bir yeri atlarsam, ya maskemde kaçak olursa diye endişelenirken hasta odasına girdiğimde hastayı gördüğümde her şeyi unutmuştum. Karşımda insan vardı, virüs yoktu. Mesleğimizin en güzel tarafı bu sanırım. İnsanlar bizden sağlık çalışanı olduğumuz için kaçarken biz hastalara dokunmayı seviyoruz.

Son olarak hayatımda unutamayacağım bir geceyi anlatmak istiyorum. A nöbetinde icap kalmıştım, gece telefonla arandım. 6 hasta dış kurumdan gelecekti, geldikleri hastanede yoğun bakımda yer olmadığı için bizim hastanemize sevkleri sağlanacaktı. Gelen hastaların hepsi entübe, genel durumları kötüydü. Ekip olarak müthiş bir çalışmayla hastalarımızı stabil hale getirmiştik. Umarım bu sıkıntılı zamanlar kısa zamanda biter. Herkese sağlıklı günler diliyorum.

Ozan Özkul

COVID-19 pandemi sürecinde hemşire olmaktan bahsedeceğim. Öncelikle birçoğumuz sosyal medyada ve farklı platformlarda, maske takmaktan yüzünde yaralar açılan pek çok sağlık çalışanı fotoğrafı gördük. Şüphesiz ki bu kişilerin çoğunluğu biz hemşirelerden oluşmaktaydı. İstatistiklere bakacak olursak da zaten sağlıkta insan gücünün yüzde 70’inden fazlasını hemşireler oluşturmaktadır. Pandemiyle birlikte adımız daha çok anılır olsa da biz zaten. pandemi öncesinde de hastalara yine şu an olduğu gibi holistik bakım, bilimsel bilgi, donanım ve tecrübelerimizle bakım vermekteydik. Yaptığımız işin zorluğunu pandemi sürecinde tüm dünyanın daha iyi anladığını düşünüyorum. Buna rağmen buz dağının görünmeyen kısmında daha farklı bir dünyanın var olduğunu bildirmek isterim. Bazı meslektaşlarım kendi çocukları evde ateşliyken, annesinden ayrılmak zorunda olan başka bebeklere ninniler söyleyip, ağlayan çocuklara eldivenden balon yapıp onların anksiyetelerini gidermeye çalıştılar. Öte yandan acı içerisinde kıvranan kaç çift göze şahit olduk bilmiyorum. Çocuğunu kaybeden annelerin, babalarını kaybeden evlatların ve daha birçok kayıpların feryatlarından bahsetmiyorum bile. Nefes alamadığı için kendini hırpalayan bedenleri yatıştırıp, hemen ardından yakınını kaybeden bireylere gerekli emosyonel desteği sağlayıp, acılarına ortak olmamız gerekti. Bunları yaparken kimi zaman açlığımızın farkına varmayıp, tanımadığımız kişiler için temel ihtiyaçlarımızı erteledik. Bazen tükensek de kendimizi toparlamak çok zamanımızı almadı. Üstelik bunları yaparken hiç hata yapma şansımız yoktu. Mükemmel olmak zorundaydık çünkü yapacağımız en ufak bir hata birilerinin anne, baba, kardeş, çocuk ya da eşinin canına mal olabilirdi. Bu kadar özveriyle çalıştık ve çalışmaya da devam etmekteyiz. Tüm bunlara karşılık toplumdan sadece pandemi için daha duyarlı olmalarını beklemekteyiz. Ancak toplum çoktan sıkıldı bile bu durumdan. Bir yandan açık havada iki saat maske takmaktan bunalan insanlar, diğer yandan saatlerce kapalı alanlarda kat kat maskelerle hayat ile ölüm arasında gidip gelen canlar için mücadele eden hemşireler, hekimler ve diğer sağlık çalışanları… Bizler kutsal varlıklar değiliz elbet. Fakat Tanrının en değerli armağanı olan hayat çoğu kez ellerimize terk edilmiş durumda. Özellikle biz hemşirelerin… En değerlileriniz, biricikleriniz hatta bazen siz, bize emanetsiniz. Doğumdan ölüme kadar her noktada hayatlarınızda olan biz hemşireler, insan onurunu ve değerini her zaman önceliklerimiz arasında tutmaktayız. Çünkü hemşirelere ilaçlar, hastalıklar ve tedavilerinden önce ilk bu öğretilir. Hatta hemşireliğin doğuşunda bile bu vardır. Hastalıktan önce insan… Pandemide de bu altın kuraldan asla ödün vermedik, vermeyeceğiz de. Bir an önce tüm dünyanın eski günlerdeki gibi sağlığına kavuşması dileğiyle. Sağlıklı günler dilerim. Sevgiler…

Ayşe Dombaycı

Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan kentinde ilk kez ortaya çıkan Coronavirus salgını kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) 11 Mart 2020’de küresel salgın ilan etti. Halbuki biz hemşireler o dönem de ICN’in (Ulusal Hemşirelik Birliği) 2020 yılını Hemşireler ve Ebeler yılı ilan etmesiyle hemşirelik haftamızı çoşku ile kutlamak, hemşirelerin gücünü herkese gösterebilmek için hazırlıklara koyulmuştuk. 2020 Hemşirelerin yılı olacaktı öyle de oldu. Dünyayı hala etkisi altında tutan virüs nedeni ile hayatını kaybedenlerin sayısı bugün 1 milyonu aştı.

Hepimiz için yabancı olan, bulaşma yolunun öğrenilmeye, tedavisinin bulunmaya çalışıldığı bu virüsten kendi canımız için değil de evde bekleyen yakınlarımız için endişelendik, bunun için aylarca sevdiklerimizden uzakta kaldık. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Bu hasta grubu ile ilgilenecek hemşirelerimize özel eğitimler verdik. Yoğun bakım ve servisimizin düzenini bulaşı önleyebilecek şekilde düzenledik. Ekibimizin rahatı ve huzuru için ilgili tüm birimler seferber oldu diyebilirim. Bu hastalıkla en ön saflarda olabildiğince güvenle mücadele ettik, etmeye de devam ediyoruz.

Hastalarımız artık servislere bakım ortakları olmadan özel izolasyon yöntemleri ile kabul ediliyor, bizler artık hastalarımızla koruyucu ekipmanların içerisinden iletişim kurmaya tedavi ve bakımlarını sağlamaya çalışıyorduk. İlk kez COVID-19 pozitif bir hastanın odasına girdiğinizde endişe yerini üzüntüye bırakıyor diyebilirim. O oda da yapayalnız kalan hastanız yaşam mücadelesi sırasında sizin buharlaşan siperliğinizden gözlerinizi göremez, maskenizden boğuklaşan sesinizi duyamaz olmuştur. Ekip olarak hastalarımızın bize her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunun bilincinde hareket etmeye başlamıştık. Yalnız olmadıklarını hissettirmek için günlük tedavi ve bakım dışında sık sık oda telefonları ile iletişim kurup durumlarını soruyor, onlara sevdikleri yemekleri yaptırmaya, düzenli kahve içme alışkanlığı olan hastalarımıza kendi ellerimizle her gün aynı saatte kahvelerini yapmaya, sevebilecekleri kitapları kendilerine ulaştırmaya, odalarında pilates yapabilecekleri ortamlar yaratmaya çalışıyorduk.

Bunları yaparken yüzünde saatlerce maskesini çıkaramadığı için yaralar oluşan, teriformasının paçasından akan hemşireler gördüm. Diğer bölümlerde çalışan meslektaşlarımızın yanımızda olduklarını hissettirmek için kendi elleri ile bizlere bone diktiklerini, kek yaptıklarını gördüm. Hepimiz yaptığımız mesleğin kutsallığını içimize sine sine yaşadık.

Arzu Kaya

Tüm dünyanın zor zamanlardan geçtiği bu dönemde; biz Acil Servis hemşireleri de farklı süreçlerden geçiyoruz. Pandeminin yarattığı toplumsal kaygıyı ve algıyı ilk karşılayan, dinleyen yönetmeye çalışan bir ekip olarak kendimizi, çalışma arkadaşlarımızı, ailelerimizi, diğer sağlık hizmetleri için başvuran hastalarımızı korumak gibi öncelikli görevlerimiz ön plana çıkıyor ki bu da kişisel kaygılarımızın üst düzeyde olması anlamına geliyor.

Sonuç olarak bu günler geçecek ve biz Acil Servis hemşireleri; dokunduğumuz her hayattan, şahit olduğumuz her hikayeden, her doğumdan, her kayıptan, gülen her çocuktan, dua eden her yaşlıdan, omuzuna dokunduğumuz her hastadan biraz güç alan bu gücü deneyime dönüştüren bireysel kaygılarımızın üstesinden gelen profesyoneller ama önce insanlar olacağımıza ve bunu hastalarımıza, çalışma arkadaşlarımıza, topluma yansıtacağımıza inancım sonsuz. Sevgiler...

Pandemi sürecinde teknisyen olmak...

Serhat Sert (Radyoloji)

Filmler yansa da umutlar yanmadan, sizler negatif kalın... Bizler hep pozitif...

Orhan Güngör (Radyoloji)

Hastanemiz ve Radyoloji Bölümümüz kendi statüsünde işini titizlikle yapan nadir kurumlardandır. Özellikle pandemi sürecinde mevcut yoğunluğumuz arasında kurumumuza COVID-19 bulguları ile başvuran tüm hastalarımızla tanı amaçlı (Röntgen veya Toraks BT çekimi yapmak) birebir temas halinde bulunmaktayız. Bu süreçte hem kendimizi hem de bu tür risk grubu hastalardan sonra aynı çekim odasını kullanacak diğer hastalarımızı korumak amacıyla tüm önlemleri titizlikle almak bizim için hayati önem taşımaktadır. Süreci yönetirken mevcut iş akışımızın etkilenmemesi ve COVID-19 riski taşıyan hastalara tanı konması sürecinin aksamaması açısından tüm gücümüzle ve tüm önlemleri aldığımızdan emin olarak insanüstü bir çaba sarf etmekteyiz.

Profesyonelliğimiz, soğukkanlılıkla süreci yönetmemize ve sağlıklı düşünmemize yardımcı olsa da bizlerin de birer insan olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Tüm kaygılarımızla, kimimiz anne, kimimiz baba, kimimiz evlat ve kardeş olarak enfeksiyonla burun buruna çalıştıktan sonra evlerimize ve normal hayatlarımıza dönebilmek aynı zamanda çok sağlam bir psikoloji de gerektiriyor. Aslında mesleği seçmiş olmak tüm riskleri de kabul etmek demek, biz tüm riskleri kabul ederek mesleğimizi icra etmekten, tedavi sürecini hızlandırmak adına tanı sürecinde üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaktan, tüm hastalarımızı önce birbirlerinden sonra kendimizden korumak suretiyle en kaliteli hizmeti sunmaya devam etmekten geri durmayacağız. Sağlıkla kalın...

Pandemi sürecinde hasta danışmanı olmak...

Selma Bostancı Karakaş (Yatan Hasta Danışmanı)

Pandemi sürecinde birçok sağlık çalışanı gibi bizim de zor zamanlarımız oldu. İlk vaka görüldüğünde sanki yanı başımızda biri hasta gibi tedirgindik. Sağlık çalışanı olduğumuzu bilen insanların bizden hızla uzaklaştığını fark ettik. Bir hemşire, bir doktor kadar hasta temaslı çalışmadık, aslında hasta temaslı çalışamamanın verdiği bir üzüntü vardı. Gelen her hastayı potansiyel vaka olarak görmek ve rutinde yüz yüze yaptığımız işleri telefonla halletmek elimizde olmadan hastalarımızla aramıza mesafe koymuştu. Bazen omuza dokunan bir el her şeye umut olur; bunu yapamamak sürecin ciddiyetini fazlasıyla hissettirmişti. Getirilen kısıtlamalarla beraber kısa çalışma döneminde iki katı performansla görevimizin başında olduk. Birçok insan için hastanede olmamız bir risk teşkil ediyor olsa da kurumuzun aldığı önlemler doğrultusunda en güvenli yerdeydik. Hepsinden önemlisi bu süreçte insanlar dört duvar arasına sıkışıp kalmışken sağlık çalışanı olarak biz buradayız diyebilmek gurur vericiydi.

Sinem Küçük (Ayaktan Hasta Danışmanı)

Dünyada Aralık 2019 sonu, ülkemizde 11 Mart 2020 tarihi itibariyle başlayan COVID-19 pandemisi devam ediyor. Salgının başından bu yana başta hastanemiz, Sağlık Bakanlığı olmak üzere, sağlık çalışanlarımızın özverisi, pratikliği ve krizlere uyum sağlama yeteneği ile göreceli başarılar elde ettik. İnsanlar ülkemizde ve dünyada pandemi başlar başlamaz bir korunma endişesi oldu. Bir sağlık çalışanı olarak bu zor dönemde gerek hastanemizdeki pandemi süresince oluşturulan geniş kapsamlı tedbirlerden ötürü, uymamız gereken kuralların bilincinde davranarak büyük kaygılar içerisinde bir süreç geçirmiyorum açıkçası. Çünkü hastanemizde alınan önlemlere ve oluşturulan aksiyonlara güvenim sonsuz. Gerek temizlik, gerek hijyen maske kullanımı, sosyal mesafe kurallarına uyum gösteren aralıklar gibi tedbirlerin sık sık incelendiğini ve bu hususta her gün bir yeni aksiyon alındığını gözlemlemekteyim. Hastalarımızın da bu sebeple kurumumuza güven duyarak bizleri tercih ettiklerini duymak bizleri daha da motive etmektedir.

Hem yaşlılarda hem de toplum genelinde, evde kaldıkça kaygılar, endişeler, ölüm korkusu ve yaşlı yakınlara dair endişeler arttı. Bu korkuların hizmet almaya gelen hastalarımıza ve yakınlarına fazlasıyla yansıdığını gözlemlemekteyim. Bu sürece yakından şahit olan bir sağlık çalışanı ve hasta danışmanı olarak hem birey olmanın duyarlılığı hem de görev inancımız gereği empati yönümüzü daha da geniş kapsamlı tutarak hastalarımıza hizmet vermeye çalışırken hem onların hem de bizlerin sakinliğini korumaya çalışıp huzurlu bir şekilde hizmet almaları için daha da bir gayretle emek verme çabasındayım. Böyle davranarak da hastalarımıza, yaşlılara yönelik ilgi, fiziksel değil ama genel destek ve sosyal destek kuşaklararası dayanışma artmış oldu. Hastalarımızın da bizlere, sunmuş olduğumuz hizmete ve mesleğimize karşı saygınlığının daha da arttığını gözlemekteyim.

Normalleşme adımlarına tedbirli bir şekilde kısa bir süre içerisinde ulaşmayı umarken hayatları pahasına özverili ile çalışan hekimlerimize, idari kadrolarımıza, teknisyenlerimize, hemşirelerimize, ambulans şoförü tüm ekiplere, eczacılarımıza ve eczane ekiplerine, güvenlik görevlilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum.