21 Ağustos 2023 Pazartesi
Kanserde Akıllı İlaç Nedir? Akıllı İlaç Kullanımı Nasıl Olmalı?
Geçtiğimiz aylarda Dünya Kanser Kongresi’nde de açıklandığı gibi, akciğer kanseri tedavilerindeki gelişmeler sağ kalım oranlarını arttırıyor.
Geçtiğimiz aylarda Dünya Kanser Kongresi’nde de açıklandığı gibi, akciğer kanseri tedavilerindeki gelişmeler sağ kalım oranlarını arttırıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı ve Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, “Pek çok branşın birlikte hareket ettiği akciğer kanseri tedavilerinde yeni immünoterapi ajanları, adoptif hücre tedavisi, aşılar ve akıllı ilaçlar olmak üzere çok sayıda yenilik mevcut” açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Necdet Üskent konuyla ilgili önemli bilgiler verdi...
Akciğer kanseri hem kadınlarda hem de erkeklerde en sık görülen ilk üç kanser türünden biri. Kansere bağlı ölümlerde ise kadınlarda ve erkeklerde akciğer kanseri ilk sırada yer alıyor. Uzmanlara göre oluşumunda çevresel (hava kirliliği, pasif sigara içiciliği gibi) ve genetik faktörlerden çok daha güçlü olan risk faktörü, tütün ve tütün mamulleri kullanımı. Özellikle genç yaş gruplarında sigara içiciliğinin artması, akciğer kanserinin görülme sıklığını da yükseltiyor. Pandemi döneminde ise bir başka artış gözleniyor. COVID-19’un akciğerlerde zatürre gibi sonuçlar doğurması, hastanelerdeki tomografi çekimini de artırdığı için, bu sayede teşhis edilen pek çok akciğer kanseri vakası var. Tedavi tarafında ise büyük ilerlemeler söz konusu.
Son yıllardaki teknolojik ve tıbbi gelişmelerle akciğer kanseri eskisi kadar zor tedavi edilen bir kanser türü olmaktan çıktı. Bilim dünyası, geliştirdiği yeni tedavi yöntemleriyle ve kullandığı yenilikçi tıp teknolojileriyle tümör hücresini daha iyi tanırken, akciğer kanserinde de artık eskiye oranla daha başarılı sonuçların kazanıldığı bir dönemdeyiz.
Kanser hücreleri, evrimsel hayatta kalma mekanizmalarından yararlanarak, çoğalan hücreleri hedefleyen kemoterapi gibi tedavilerden kaçabiliyorlar. Bunun için de yavaş bölünme, hatta G0 fazı denilen hiç bölünmeyen uyku moduna geçebilme yeteneklerine sahipler. Uyku modundaki kanser hücreleri kemoterapiden etkilenmedikleri gibi, uyku modu sırasında ilaç direncini geliştirerek mutasyon da geçirebiliyorlar. Böylece yeniden bölünmeye başlayarak hastalığın yayılmasını sağlamaya devam ediyorlar. Kemoterapiye başlangıçta iyi yanıt vererek küçülen tümörlerin, daha sonra yeniden ortaya çıkmasının arkasındaki başlıca mekanizma işte bu.
Meme ve akciğer kanserlerinde sıklıkla görüldüğü gibi yıllarca uykuda kalmış bir kanser hücresi birdenbire harekete geçebiliyor. Uyuyan kanser hücreleri, hayatta kalmak için kendi hücre bileşenlerini veya kendi proteinlerini tüketiyorlar (kendini yemek / Otofaji). Ancak bilim dünyası işte kanser hücresinin bu uyku moduna da çare üretmiş durumda. Otofajiyi bloke eden yeni ilaçlar sayesinde, uykudaki kanser hücrelerini de yok etmek artık mümkün.
Bağışıklık sistemi hücrelerini tümör hücrelerine yöneltmek esasına dayanan immünoterapi, yıllardır üzerinde çalışılan önemli tedavi yaklaşımlarından biri. Pek çok kanser hücresi, bağışıklık sisteminden kaçmak için kontrol noktası molekülleri olarak bilinen ve savaşçı hücrelerin (T-Lenfositler) normal vücut hücrelerine saldırmalarını engelleyen mekanizmadan yararlanıyor. Kanser hücreleri normal hücreden farklı görünmediklerinden savaşçı hücreler dost olarak gördükleri kanser hücrelerine saldırmaz. Ancak 2011 yılından itibaren yapılan bilimsel çalışmalarla, savaşçı hücrelerin kontrol noktasını atlatarak kanser hücrelerine saldırabilmeleri de artık mümkün hale geldi. Genel adları ile ‘İmmün Kontrol Noktası Baskılayıcıları’ olarak adlandırılan 7 immünoterapi ilacı bugün başta akciğer kanseri olmak üzere pek çok kanser türünde başarıyla kullanılıyor.
Adoptif hücre tedavisi, kanser hücresinin bağışıklık hücreleri tarafından tanınırlığını artırmak için, T-hücrelerin içine bazı genetik materyallerin yerleştirilmesi ve laboratuvar ortamında çoğaltıldıktan sonra hastaya geri verilmesi esasına dayanan bir tedavi şekli. CAR-T hücre tedavisi olarak bilinen bu yöntem sayesinde, dirençli lenfomalar ve lösemilerde önemli başarılar elde edilirken, akciğer kanserlerinde de denemeler başlamış durumda. Kimerik Antijen Reseptörleri (CAR) içeren bu savaşçı T hücreleri, tümöre özgü antijeni tanıyıp yok edebiliyor. TIL hücre tedavisi ise diğer bir tedavi şekli. TIL’ler kanser hücresinin etrafından toplanan lenfositlerdir. Bu hücreler kişiden izole edilerek laboratuvar ortamında tümörü tanımak üzere aktif hale getirilip hastaya geri verilebiliyor.
Kanser hücresinin yüzeyinde sadece o kansere özgü tanınabilir bir antijen varsa, vücudun bağışıklık sistemini o antijene karşı harekete geçirmek de mümkün oluyor. Akciğer kanserlerinde hücre yüzeyinde bulunan NeuGmc ve EGFR antijenlerine karşı geliştirilmiş aşılar, bazı ülke sağlık bakanlıkları tarafından tanınan, kemoterapi ile tümör yükü azaltılmış seçilmiş olgularda idame tedavisi olarak kullanılan tedavilerdir. Ayrıca çeşitli Peptit aşıları ve mesenger RNA aşılarının da Faz 1 ve Faz 2 çalışmaları devam ediyor.
Akciğer kanserlerinin özellikle küçük hücreli olmayan, “Adenokanserler” adlı tipinde, tedavi hedefi olan genetik değişikliklere rastlanıyor. Genetik mutasyon ve değişikliklerin tipine göre yüzde 1 ile yüzde 35 arasında görülen bu değişiklikler saptandığı takdirde, genellikle ağız yoluyla alınan tablet formundaki ilaçlarla bloke edilebiliyor. Böylece tümörü harekete geçiren genetik hedef ortadan kaldırıldığı için tümör de hızla küçülmeye başlıyor. Önceleri sadece EGFR, ALK ve ROS-1 gibi genetik hedeflere yönlendirilmiş akıllı ilaçların sayısı giderek artarken yeni hedefler de belirleniyor. Bu ilaçlar sayesinde özel mutasyon saptanan hastalarda tümör, ileri evrelerde dahi kontrol altına alınarak yaşam süreleri uzatılıyor.
Son güncellenme tarihi: 21 Eylül 2023
Yayınlanma tarihi: 21 Eylül 2023
Medikal Onkoloji
Medikal Onkoloji
Medikal Onkoloji
Medikal Onkoloji
Medikal Onkoloji
Medikal Onkoloji
Öne Çıkan Kanser Yazıları