20 Ağustos 2023 Pazar
Çocuklarda Bayılma Durumunda Ne Yapılmalı?
Beyne gelen kan akışının azalması ile ortaya çıkan bir şuur kaybı olan bayılma, ciddi sağlık problemlerinin yanı sıra yorulma gibi daha basit nedenlerle de meydana gelebilir. Bayılma sırasında hasta yatar duruma geldiği için beyne giden kan akışının arttığını ve bilincin daha çabuk yerine geldiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Doç. Dr. Sinan Çomu, “Bu özelliğiyle bayılma beynin bir sigortası gibidir. Bayılan hasta veya çocuk düşmesin diye dik tutulursa, kan akımı daha da zorlaşacağından kasılma, gözlerde dönme gibi durumlara neden olabilir. Bu nedenle hasta yatar pozisyona getirilmeli. Ayrıca, bayılma, kansızlık, kronik hastalığa bağlı düşkünlük veya bazı ciddi psikolojik durumların belirtilerinden olabilir. İlk bayılma meydana geldiğinde çocuk doktoru, kardiyolog veya çocuk nörolojisinin değerlendirmesi gerekir” açıklamasında bulundu. Doç. Dr. Sinan Çomu, konuyla ilgili önemli bilgiler verdi...
Serebral kelimesi beyin anlamına gelir. Palsi ise hareket etmede zorluk veya güçsüzlüğü ifade eder. Serebral palsi, hareket ve koordinasyon kabiliyetlerini etkileyen bir grup rahatsızlığı tanımlamak için kullanılır. Birçok serebral palsili olguda bu kabiliyetlere ek olarak görme, işitme ve diğer çeşitli duyusal yönlerden de ektilenim söz konusudur. Serebral palsi hastalığının dünya üzerindeki her bin çocuktan yaklaşık 1-4’ünde görülmesi nedeniyle bu rahatsızlık konusunda bilinçli olmak oldukça önemlidir.
Serebral palsi hastalığı kendi içerisinde dört ana gruba ayrılarak incelenir. Spastik, atetoid (diskinetik), ataksik ve hipotonik olarak dört grupta incelenen serebral palsinin alt gruplarının birbirinden farklı birçok yönü mevcuttur.
Spastik Serebral Palsi
Spastik serebral palsi kendi içerisinde üç farklı başlıkta incelenen bir rahatsızlıktır. Spastik hemiplejik, spastik diplejik ve spastik kuadriplejik olarak ayrılan bu serebral palsi türünün hemiplejik sınıfında; çocuğun vücudunun bir bölümündeki kaslarda tutukluk veya spastisite mevcuttur. Genellikle tek kol ve tek elin tutulduğu spastik hemiplejik serebral palsi olgularının bazılarında bacak tutulumu da görülebilir. Etkilen tarafta genellikle gelişimsel bir problem de söz konusudur. Aynı zamanda konuşma ile ilgili sorunların da mevcut olabildiği bu serebral palsi türünde zeka etkilenmemiş olsa da nöbet gelişimine yatkınlık söz konusu olabileceği için dikkatli olunmalıdır.
Spastik diplejik serebral palsi rahatsızlığında alt ekstremite etkilenmiş olup üst ekstremitede tutulum ya yoktur ya da çok az bir etkilenim mevcuttur. Kalça ve bacak kasları bu serebral palsi türünde sert şekilde kasılı olur. Bacakların diz önünde çapraz yapması nedeniyle genellikle hastaların yürümeleri daha zor hale gelir.
Bir diğer spastik serebral palsi türü olan spastik kuadriplejik serebral palsi olgularında hem alt hem de üst ekstremite etkilenmiştir. Spastik serebral palsinin en ağır formu olan kuadriplejik serebral palsili bazı bireylerde zekanın da bir miktar olumsuz etkilendiği görülür. Nöbet gelişiminin meydana gelebileceği spastik kuadriplejik serebral palsi hastaları yürüme ve konuşma gibi eylemlerde oldukça zorlanırlar.
Diskinetik Serebral Palsi
Atetoid diskinetik tip olarak da bilinen bu serebral palsi türü, hastalığın en sık görülen ikinci formudur. Bu bireylerde zeka, genellikle normal olup vücudun tüm kaslarının tutulumu söz konusudur. Güçsüz veya sıkı kas tonusu nedeniyle bireylerde istemsiz ve rastgele vücut hareketleri meydana gelebilir.
Diskinetik serebral palsili çocuklar yürüme, oturma, vücut postürünü koruma, anlaşılır şekilde konuşma ve ses tonunu ayarlayabilme gibi eylemleri yerine getirmekte zorlanırlar. Yüz kaslarının da tutulduğu olgularda ise salya akması gibi problemler görülebilir.
Ataksik Serebral Palsi
Serebral palsinin ataksik tipinde denge ve koordinasyon ileri derecede etkilenmiştir. İnce motor beceri isteyen bağcık bağlama, gömleğin düğmeleri ilikleme veya makas kullanımı gibi eylemleri ataksik serebral palsili bireylerin yerine getirebilmesi oldukça güçtür. Denge ile ilgili problemler çocuğun yürümesini zorlaştırır. Genellikle normal zeka ve iyi iletişim becerilerine sahip olan ataksik serebral palsili bireylerin bazılarında konuşma net olmayabilir.
Hipotonik Serebral Palsi
Hipotonik serebral palsi, beyincikte meydana gelen hasar sonucu oluşan serebral palsi türüdür. Kaslarla ilgili problemler bu olgularda daha erken zamanlarda kendini göstermeye başlar. Hipotonik serebral palsili bebeklerin baş ve vücutlarındaki kasları çok gevşektir. Ebeveynleri tarafından kol ve bacaklarının hareket ettirilmesine oldukça güçsüz şekilde direnebilirler. Bu bireylerde soluk alıp verme ile ilgili problemler de ortaya çıkabileceği için dikkatli olunması gerekir.
Serebral palsi hastalığının belirtileri, hastalığın formuna ve seyrine göre değişkenlik gösterebilir. Hastalığın bazı formlarında hastalığın seyrinde gerileme görülürken bazı formları ise daha ağır bir seyir izleyebilir. Oluşan şikayetlerin neler olacağı, etkilenen beyin bölgesine bağlıdır. Bazı serebral palsili hastalarda yürüme ve oturma ile ilgili problemler söz konusu iken bazı bireylerde ise nesneleri tutmak gibi eylemler oldukça güçtür.
Serebral palsi hastalığında meydana gelebilecek belirtiler genel olarak şu şekilde özetlenebilir:
Serebral palsi ile doğan birçok çocukta hastalığın belirtilerinin ortaya çıkması aylar ve yıllar sonra gerçekleşebilir ancak hastalık tablosu birçok olguda 3-4 yaşına kadar kendisini göstermiş olur.
Serebral palsi beyin gelişimi sırasında meydana gelen anormallikler veya sonrasında oluşan beyin hasarından kaynaklanan bir durumdur. Genellikle doğumdan önce var olan serebral palsi, bazen doğumdan sonra da meydana gelebilir. Birçok serebral palsi olgusunda altta yatan asıl neden bulunmasa da bu rahatsızlığın gelişiminde etkili olduğu düşünülen faktörler şu şekilde özetlenebilir:
Birçok farklı nedenden dolayı meydana gelen serebral palsi hastalığının zaman içerisinde meydana getirebileceği çeşitli etkiler de mevcuttur:
Serebral palsiden şüphelenilen hastalarda çeşitli tanı yöntemlerine başvurulur. Manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve kranial (baş) ultrasonografi gibi radyolojik tetkikler, beyinde meydana gelen anormallik veya hasarın aydınlatılmasında faydalı olabilir.
Nöbet ile başvuran serebral palsi olgularında elektroensefalografi (EEG) tetkikinin istenmesi, beyinin elektriksel aktivitesinin incelenmesine olanak sağlayarak epilepsi ve serebral palsi rahatsızlıklarının ayrımında faydalı olabilir. Bu tetkiklere ek olarak çeşitli laboratuvar incelemeleri ve duyusal problemleri değerlendiren testler de serebral palsiye tanısal yaklaşımda başvurulan tetkikler arasında yer alır.
Maalesef şu an için serebral palsi hastalığını tamamen tedavi edebilecek bir yöntem mevcut değildir. Ancak çeşitli tedavi yaklaşımları ile hastalığın seyri sırasında oluşan şikayetlerin kontrol altına alınması sağlanabilir. Serebral palsi tanısı alan olgularda tedavinin şekli, kişinin ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösterebilir. Tedavinin temel amacı kişinin sınırlarını iyileştirmek ve hastalığın seyri sırasında meydana gelebilecek çeşitli etkileri önlemektir. Bu kapsamda yürüme, işitme veya görme için yardımcı ekipmanlar, nöbet önleyici ilaçlar, kas gevşetici ilaçlar, botoks, ortopedik cerrahi girişimler ve çeşitli terapi yöntemlerinden faydalanılabilir.
Serebral palsi erken tanı ve tedavinin önemli olduğu bir rahatsızlıktır. Bebeğinizde veya çevrenizde bu rahatsızlığa dair belirti ve bulguları gözlemlemeniz halinde sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden destek almanız önerilir. Sağlıklı günler dileriz.
Son güncellenme tarihi: 16 Kasım 2022
Yayınlanma tarihi: 16 Kasım 2022
Öne Çıkan Kanser Yazıları