21 Ağustos 2023 Pazartesi
Propolis: Nedir, Ne İşe Yarar, Faydaları Nelerdir, Nasıl Kullanılır?
Sistemik lupus eritrematozus (SLE) veya kısaca lupus; bağışıklık sisteminin vücuda ait bazı maddeleri yabancı olarak algılaması sonucu vücut genelinde, hemen her sistemi etkileyebilen, kronik iltihabi reaksiyon başlatması durumudur.
Vücudumuzun sağlığının korunması ve geliştirilmesi noktasında, bağışıklık sisteminin önemli görevleri ve işlevleri bulunur. Vücudumuzdaki bağışıklık elemanları mikroorganizmalar veya tümör hücreleri gibi sağlığı olumsuz etkileyebilen unsurlara karşı savaşmak ve zararlı etkenleri vücuttan uzaklaştırmak üzere özelleşmiştir. Bununla birlikte yapılan araştırmalar neticesinde, klinikte görülen bazı hastalıkların temelinde bağışıklık sisteminin kendi vücut hücrelerini tehdit olarak görüp saldırması (otoimmün hastalıklar) nedeniyle geliştiği ortaya konulmuştur. Bu hastalıklardan biri de lupustur.
Sistemik lupus eritrematozus (SLE) veya kısaca lupus; bağışıklık sisteminin vücuda ait bazı maddeleri yabancı olarak algılaması sonucu vücut genelinde, hemen her sistemi etkileyebilen, kronik iltihabi reaksiyon başlatması durumudur. Romatolojik ve otoimmün rahatsızlıklar arasında kabul edilen lupus hastalığı, hematolojik sistem, eklemler, böbrek, kalp, akciğer, sinir sistemi, sindirim sistemi gibi hemen her vücut bölgesinde klinik belirtilere ve sağlık sorunlarına neden olabilir. Bununla birlikte klinikte lupusun en sık görülen formu, belirli bir vücut bölgesinde kısıtlı iltihaplanma şeklindedir.
Lupus hastalığı aralıklı olarak alevlenmelerle seyreden kronik bir hastalık olduğundan, uygun tedavinin yapılmadığı takdirde, organlarda kalıcı hasara ve ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir sağlık problemidir. Bu anlamda hastaların rahatsızlıkları hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olması ve tedaviye uyum sağlaması son derece önemlidir.
Her ne kadar lupusun temelindeki mekanizma olan bağışıklık sisteminin vücut dokularını tehdit olarak algılaması olayının neden geliştiği tam olarak bilinmese de; bazı faktörlerin lupus gelişimini kolaylaştırdığı bilinmektedir. Bu bakımdan aşağıdaki durumlar lupus hastalığı açısından risk faktörü kabul edilir:
Lupus hastalığı vücutta hemen her dokuyu etkileyebildiğinden klinik tablo hastadan hastaya oldukça farklılık gösterebilir. Yine belirtiler hastalık seyri esnasındaki dalgalanmalar nedeniyle aralıklı olarak kaybolabilir veya şiddetlenebilir. Bu bağlamda aşağıdaki belirtiler lupus seyrinde görülebilir:
Bunların yanında lupus hastalığı erken dönemde etkili bir şekilde tedaviyle kontrol altına alınmadığı takdirde, uzun dönemde bazı organlarda kalıcı hasara yol açarak ciddi komplikasyonlarla sonuçlanabilir. Bunlar arasında böbrek hasarı ile birlikte böbrek yetmezliği, kemik iliği hasarına bağlı kansızlık ve bağışıklık sisteminde yetmezlik, akciğer hasarı ile birlikte kalıcı nefes darlığı, öksürük gibi problemler sayılabilir.
Lupus hastalığı vücuttaki hemen her dokuyu etkileyebildiğinden ve pek çok hastalıkla ortak belirtilere sahip olduğundan, teşhis edilebilmesi için uzman bir hekim tarafından ayrıntılı olarak değerlendirme yapılması gerekir. Bu doğrultuda hekimin aldığı hastalık öyküsü ve yaptığı detaylı fizik muayene sonucunda gerekli görüldüğü takdirde ek görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerine başvurulabilir. Tüm bu incelemeler ışığında elde edilen veriler uyarınca hastalık tanısı konulabilir.
Lupus tanısında özellikle belirli laboratuvar testlerinin önemi büyüktür. Bu bağlamda tam kan sayımı, sedimantasyon, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, idrar analizi ve antinükleer antikor testi (ANA) sıklıkla tatbik edilen incelemeler arasındadır. Bunların yanında lupusun iç organları etkileyip etkilemediğini tespit etmek üzere direkt akciğer grafisi, ekokardiyografi gibi görüntüleme tetkiklerden faydalanılabilir. Lupusun özellikle böbreklerde bıraktığı hasarın tespiti ise böbrek biyopsisi yapılmasını gerektirebilir.
Yapılan araştırmalara göre lupus tanısı aşağıdaki 11 kriterden 4’ünün varlığında konulabilir:
Mevcut klinik yaklaşımda lupus hastalığının kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte tedavide asıl hedeflenen, lupus hastalığının kontrol altına alınması, semptomların alevlenmesinin önüne geçilmesi ve komplikasyon gelişiminin önlenmesidir. Bu anlamda tedavi hayat boyu devam etmelidir ve hastanın tedaviye uyumu tedavi başarısını doğrudan etkileyebilir.
Lupus hastalığı kronik seyirli ve dalgalanma gösterebilen bir sağlık sorunu olduğundan, tedavi yaklaşımı da dinamik bir seyir takip eder. Bu bakımdan, hekim kararıyla tedavi yöntemi veya sıklığı değişebilir, yeni ilaçların eklenmesi gerekebilir. Ayrıca hastalık süresince komplikasyonların gelişip gelişmediğinin takip edilebilmesi için aralıklı muayene ve incelemeler yapılması gündeme gelebilir.
Lupus tedavisinde sıklıkla aşağıdaki tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır:
Güneş ışığı ile doğrudan temastan kaçınılmalı; dış ortama çıkıldığında güneş koruyucu kremler ve güneş gözlüğü kullanılmalıdır.
Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanılmalıdır.
Günlük diyette alınan tuz miktarı azaltılmalıdır.
D vitamini, kalsiyum ve fosfor gibi belirli vitamin ve mineraller takviye edilmelidir.
Düzenli egzersiz yapılmalıdır.
Sigara gibi alışkanlıklara son verilmelidir.
Son güncellenme tarihi: 14 Nisan 2021
Yayınlanma tarihi: 12 Nisan 2021
Nefroloji
Öne Çıkan Kanser Yazıları