20 Eylül 2023 Çarşamba
6 soruda ıspanak zehirlenmesi
Propolis, arıların salgısının bitki ve ağaçlardan elde edilen maddeler ve balmumu ile karışması sonucu oluşmaktadır.
Propolis, arıların salgısının bitki ve ağaçlardan elde edilen maddeler ve balmumu ile karışması sonucu oluşmaktadır. Arı tutkalı olarak da bilinen propolis normalde arıların kovan duvarlarını kapatmak, petek kenarlarını ve kovan girişini güçlendirmek için kullandıkları reçineli bir malzemedir.
Propolis kelimesinin kökeni Yunancadan gelmektedir. Pro, “savunma için” anlamına gelirken polis “şehir” anlamına gelmektedir. Propolis, arılar tarafından kovan ve kolonilerinin güvenliğini sağlamak amacıyla üretilmektedir. Genellikle koyu kahverengi renkte olan propolis, bazen yeşil, kırmızı, siyah ve beyaz tonlarda da olabilir. Renkteki değişimin sebebi kovanın belirli bölgelerinde bulunan reçinenin kaynağının farklı olmasıdır. Propolisin kendine özgü, hoş bir aromatik kokusu vardır. Arıların poleninden farklı olarak çok daha zengin içeriğe sahip olan propolis ile ilgili uzun yıllardır pek çok çalışmanın yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda insan sağlığına faydası ile ilgili birçok faydasının olduğu keşfedilmiştir.
Propolis, antiseptik (enfeksiyon oluşumunu önleyici), antibakteriyel (bakteri oluşumunu önleyici), antiviral (virüs oluşumunu önleyici), antimikotik (mantar oluşumunu önleyici) ve bakteriyostatik (bakteri gelişmesini durduran) özelliklere sahiptir. Bu sayede arıların kolonilerini hastalıklara karşı korumaktadır.
İşlenmemiş propolis genel olarak %50 ağaç ve bitki reçinesi, %30 balmumu, %10 uçucu ve aromatik yağlar, %5 polen ve %5 diğer organik bileşenleri içermektedir. Propolis içerisinde ayrıca antioksidan özelliğe sahip 12 farklı flavonoid ve 2 farklı fenolik asit türü de bulunmaktadır. Bioflavonoidler, P vitamini olarak da bilinmektedir. Bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesine katkıda bulunan ve sağlık yönünden birçok faydası olan bioflavonoidler propolis dışında birçok meyve ve sebzede de bulunmaktadır. Özellikle portakalda bol miktarda bulunmasına rağmen propolis içerisindeki bioflavonoid miktarı, portakaldakinden yaklaşık 500 kat daha fazladır.
Propolis içerisinde B1, B2, B6, C ve E vitaminleri ile çinko, demir, bakır, mangan, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi mineraller bulunmaktadır. İşlenmemiş propolisin balmumu içermesi sindirimini zorlaştırmaktadır ve bu yüzden reçine benzeri besleyici kısmından ayrıştırılması için işlenmesi gereklidir. Propolisin işlenmesi sırasında ayrıca bitki ve larva atıkları da temizlenmekte ve sindirimi kolay hale getirilmektedir.
Propolislerin basit yaralanmalarda, ağız sağlığında, inflamasyon, uçuk durumunda etkili olduğu yapılan araştırmalarla bulunmuştur. Diyabet hastalığına sahip bireyler normalde yaralar yavaş iyileşmektedir. Bu kişilerde propolis, yeni hücre oluşumunu uyarır ve yeni cildin büyümesine katkıda bulunarak yara iyileşmesi sürecini hızlandırmaktadır. Yara iyileşimi sırasında bakterilerin de ölmesini sağlayan propolis, enfeksiyonları önlemede de yardımcı olmaktadır.
Yapılan çalışmalarda propolisin dental plak oluşumuna neden olan kalsiyum fosfatın oluşmasını önlediği görülmüştür. Propolis ve balın aynı zamanda antibakteriyel yani bakteri oluşumunu engelleyici özelliği diş bakım ürünlerinde etkili bir içerik olmasını sağlamaktadır. Periodontit (diş eti iltihabı) hastalığına sahip kişilerde propolisin kullanılması tükürükte bulunan bakteri miktarını da önemli ölçüde azaltmaktadır.
Propolis içerisinde bulunan antioksidanlar artrit (eklem iltihabı) gibi hastalıkların sebep olduğu inflamasyonu azaltmaktadır. Yapılan çalışmalarda propolisin artritin neden olduğu inflamasyona bağlı oluşan şişliği azalttığı ve inflamasyon oluşumuna etki ettiği görülmüştür. Propolisin genital bölgede veya ağız çevresinde oluşan uçuklar üzerinde etkisi bulunmaktadır. Uçuk hastalığı herpes simpleks virüsünden (HSV) kaynaklanmaktadır. HSV-1 tipik olarak ağızda uçuklara neden olurken HSV-2 cinsel yolla bulaşır ve cinsel organlarda ağrılı su toplayan kabarcıklara neden olmaktadır. Yapılan çalışmalarda propolisin HSV nedeniyle oluşan cilt lezyonlarını iyileştirmede etkili olduğu bulunmuştur.
Kavak, meşe, kayın, akasya, okaliptüs ve kozalaklı ağaçlar başta olmak üzere birçok ağaç ve bitkilerden toplanan propolis üzerine yapılan çalışmalarda birçok faydası bulunmuştur. Propolisin antimikotik, antiviral ve antibakteriyel etkisi hastalık oluşturan mikroorganizmaların oluşmasını önlemektedir. Ayrıca antioksidan içeriği sayesinde bağışıklık sistemini destekleyen propolis, hastalık etkenlerine karşı da vücut direncinin artmasına katkıda bulunmaktadır. Soğuk algınlığında, bademcik iltihabı, larenjit ve farenjit gibi üst solunum yolu hastalıklarında etkisi kanıtlanan propolisin diş eti hastalıklarına karşı da koruyucu özelliktedir. Ağız ve boğaz mukozasında oluşan sorunları önlemek için gargara biçiminde olan propolis çeşitleri de kullanılmaktadır.
Polen gibi diğer arı ürünleri arasında antioksidan etkinin en yüksek olduğu ürün propolistir. Akne ve uçuk tedavisinde lezyon üzerine sürülerek iyileşmeye katkıda bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda propolisin ülser, yanık ve iltihaplı hastalık tedavisinde de iyileşmeye katkıda bulunduğu gözlenmiştir. Ayrıca antikanser etkisinin olduğunu belirten çalışmalar bulunsa da kansere karşı koruyucu özelliği halen araştırma aşamasındadır.
İşlenmemiş propolis, tahriş edici özelliğe sahiptir. Bu yüzden propolis kullanılmadan mutlaka seyreltilmesi ve işlenmesi gereklidir. İşlenen propolis, kullanım amacıyla kapsül veya tablet haline getirilebilmektedir. Toz, konsantre sıvı, şurup gibi formları da bulunan propolis kullanılarak üretilen sakız formu da mevcuttur. Aynı zamanda boğaz enfeksiyonlarında ve üst solunum yolu hastalıklarında antimikrobiyal özelliğinin olması nedeniyle gargara ve pastil şeklinde de kullanılmaktadır.Yara iyileşmesinde de önemli etkisi bulunan propolis, merhem halinde yara üzerine sürülebilir. Diş çürüklerinde kullanılması için diş macunları içerisinde de kullanılmaktadır.
Uçuk tedavisinde kullanılan propolis krem veya merhem içerisinde %0.5 ya da %3 oranında bulunmaktadır. Uçuk semptomları başladığı günden sonra her gün, günde 5 defa dudak üzerine sürülerek kullanılmaktadır. Propolisin gargara formlarının ise 7 gün boyunca günde 3 defa kullanılması önerilmektedir.
Tablet, kapsül veya şurup gibi oral yolla kullanılan propolis, doğru kullanıldığında güvenlidir. Özellikle arılara ve arı ürünlerine allerjisi olan kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabileceği için dikkatli olunmalıdır. Propolis içeren pastiller tahriş ve ağız ülserlerine neden olabilmektedir, bu yüzden dikkatli kullanılmaları gereklidir. Cilt yolu ile uygulanan merhem veya damla şeklindeki propolis içeren ürünler de güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir. Aynı şekilde arılara veya bal, polen gibi arı ürünlerine alerjisi olan kişilerde alerjik reaksiyonlar oluşturabileceği için cilt üzerinde kullanılırken dikkatli olunması gereklidir.
Gebelikte propolisin güvenli kullanılabildiğine dair yeterli bilgi olmadığı için kullanılmadan önce mutlaka doktora danışılması önerilmektedir. Tablet veya kapsül gibi oral alınan propolis emziren kişilerde güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir. Yapılan araştırmalarda 300 mg günlük dozda alınan propolisin 10 aya kadar güvenle kullanılabileceği görülmüştür. Bu yüzden emziren annelerin daha yüksek doz kullanımından kaçınmaları önerilmektedir.
Bazı uzmanlar ve araştırmacılar astım hastalarında propolis kullanımının tehlikeli olabileceğini belirtmektedirler. Özellikle propolis içerisinde bulunan bazı maddelerin astımı daha çok tetiklediği ve kötüleştirdiği söylenmektedir. Bu yüzden astım hastalarında propolis kullanılması önerilmemektedir. Astım sorunu olan bireylerin propolis kullanmadan önce alerji testi yaptırmaları ve sonucuna göre propolis kullanmaları gerekmektedir.
Kanama bozukluğu olan hastaların propolis kullanmasının kanama riskini artırabilmektedir. Özellikle propolis içerisinde bulunan bir kimyasal kan pıhtılaşmasını yavaşlatabilmektedir. Bu yüzden kanama bozukluğu olan hastalarda propolis dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. Ayrıca cerrahi işlem planlanan hastalarda ameliyat sırasında ve sonrasında oluşabilecek kanama riskini artırabileceği için işlemden en az 2 hafta önce propolis kullanımı sonlandırılmalıdır.
Bal, kozalaklı ağaçlar, kavak ağacı, Peru balsamı ve salisilatlara (aspirin) karşı alerjisi olan hastaların propolis kullanmamaları gerekmektedir. Genel bir kural olarak propolis ve diğer tüm arı ürünleri, 2 yaş altı çocuklarda kullanılmamalıdır.
Son güncellenme tarihi: 03 Şubat 2022
Yayınlanma tarihi: 31 Ocak 2022
Nefroloji
Öne Çıkan Kanser Yazıları