21 Ağustos 2023 Pazartesi
Hipertansiyon Organ Hasarına Neden Olmadan Belirti Vermiyor
Tıbbi teknolojideki gelişmelerin görüntüleme yöntemlerine de yansımasıyla kalp ve damar hastalıklarında erken tanı artık mümkün. Ancak son yıllarda sıkça söz edilen “Sanal Anjiyo” (Bilgisayarlı Tomografik Anjiyo) konusunda birçok şey yanlış biliniyor. Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gürsel Ateş, sanal anjiyoyu anlatıyor…
Kol toplardamarından belli bir miktar kontrast madde verilirken, eş zamanlı olarak bilgisayarlı tomografi (BT) ile kalpten alınan ince kesit görüntülerin, dijital ortamda izlenmesi ile koroner damarların görüntülenerek değerlendirilmesidir.
İşlem, koldan serum takarmış gibi uygulanıyor; koldan toplar damara giriliyor. Sanal koroner anjiyografi iki aşamada yapılıyor. Birinci aşamada kalp damarlarındaki kireçlenmeyi göstermek için önce kontrast madde verilmeden direkt çekim yapılıyor. Alınan görüntülerden damarlarda oluşabilen kireçlenmeler matematiksel olarak değerlendiriliyor.
Eğer hastanın kalp damarlarındaki kireçlenme belli değerlerin altında ise kontrast madde daha sonra, toplardamardan veriliyor. Normal anjiyodan farkı da bu. Bilgisayarda kesit kesit görüntüler alınıyor. Daha sonra alınan bu kesitler bilgisayar ortamında üç boyutlu olarak görüntüleniyor. Bu işlemde önemli olan, kanın kalp damarlarından geçerken görüntüsünün alınmasıdır. Tam kalp görüntüsünün oluşturulabilmesi için birkaç kalp atışında kaydedilen görüntülerin bilgisayar ortamından birleştirilmesi gerekiyor.
Sanal anjiyonun gerçekleştirilme işlemi aslında çok kısadır. Görüntüler 6-24 saniye gibi kısa bir sürede tamamlanır. İşlem için asıl önemli olan hastanın hazırlanma sürecidir. İşlemin yapılabilmesi için kalp atışlarının 60/dk civarında olması gerekir. Eğer hastanın kalp hızı bu seviyede ise çekim işlemi hemen tamamlanabiliyor. Kalp hızı 60/dk üzerinde olan hastalara ağızdan ve/veya damardan kalp yavaşlatıcı ilaçlar verilerek hastanın kalp hızı istenilen seviyelere düştükten sonra işlem tamamlanıyor. Bazı hastalarda bunu elde etmek uzun sürebiliyor.
Sanal anjiyonun en önemli kazanımı, klasik anjiyonun yapılmasına gerek kalmaması. Sanal anjiyo sırasında hasta bir miktar radyasyon alıyor ve işlem sırasında verilen opak madde böbrekte yük oluşturabiliyor. Bu nedenle sanal anjiyo sık sık tekrarlanabilecek bir yöntem değildir. Sanal anjiyonun uygun hastada ve uygun zamanda yapılması gerekiyor.
Eğer hastanın efor testi problemli çıktıysa, hasta 40-50 yaşın altındaysa ve göğüs ağrısı vb. yakınmaları var ise sanal anjiyo için uygun olabilir. Efor testinin ne sorunlu, ne de temiz olduğu bir grup var ki, bu grupta daha ileri bir tetkikle damarlarda sorun olup olmadığının gösterilmesi gerekiyor. Hastaya uygulanan efor testi sonucunda herhangi bir sorun görülmeyen kişilere sanal anjiyo yapılması önerilmiyor. Şüpheli iki grup bulunuyor: Efor testi sonucunda bir sorun olduğunu gösteren hastalar, efor testi sonucunda bir sorun olmadığı belirlenen hastalar. Bu grupta hasta olma olasılığı çok yüksek olan bir hastaya sanal anjiyo yapılırsa bir problemle karşılaşılabilir. Sonuçta hastalık olasılığı çok yüksek ise sanal anjiyo sonrasında koroner anjiyo yapılma ihtimali de çok yüksek oluyor. Böylece gereksiz yere işlem yapılmış oluyor.
Uzun dönemdir diyabet hastası olan, hipertansiyonu olan ve kolesterol değerleri yüksek olan kişiler gibi kardiyak risk faktörleri yüksek olan kişilerde ve 50 yaş üstünde olan hastalarda sonuçların problemli çıkma ihtimali yüksek. Daha önce koroner arter hastalığı tespit edilmiş kişilerin sanal anjiyo sonuçlarının problemli çıkma ihtimali ise daha yüksek.
Spor yapan herkese sanal anjiyonun şart olduğu ya da iş adamlarının düzenli sanal anjiyo yaptırdığına yönelik yanlış haber örnekleri var.
Sanal anjiyo kalp riskini belirlemede kullanılan bir yöntem değildir. İş adamı olarak bakarsak, efor testi temiz çıkmışsa ve göğüs ağrısı gibi yakınması yoksa sanal anjiyo yapılmasının bir anlamı yoktur. Çünkü yöntem risk kontrol için değil, koroner arter hastalığının var olup olmadığını veya var olan koroner arter hastalığının müdahale gerektirip gerektirmediğini belirlemek için kullanılmaktadır.
Eğer kişinin efor testi sonuçları kötü çıkmışsa ancak hasta olma olasılığı düşükse bu durumda sanal anjiyo yapılabiliyor. Ama efor testi negatifse ve hastanın anlamlı bir şikayeti yoksa o zaman bu hastaya sanal anjiyo yapılmasının bir anlamı yoktur. Sonuçta uygulanılan bu yöntemin de belirli riskleri vardır. Bazı iş adamları her yıl sanal anjiyo yaptırmayı istese de bu doğru değildir.
• Böbrek fonksiyon bozuklukları,
• Hipertroidi,
• Kalp atım bozukluğu, olan kişilere sanal anjiyo uygulanamıyor.
Sanal anjiyo, Anadolu Sağlık Merkezi’nde uygun hasta gruplarında sıkça kullanılan bir inceleme yöntemidir. Bu tetkik sadece koroner anjiyografi için değil vücudun tüm damar yapılarını değerlendirmek için de kullanılmaktadır.
Sanal anjiyonun en iyi sonuç verdiği alanlar, yapısal kalp ve damar bozukluklarıdır. Yine by-pass uygulanmış hastaların eklenen damarlarının değerlendirilmesinde de mükemmele yakın sonuçlar vermektedir. Koroner arter hastalığının ekartasyonu tetkikin en başarılı olduğu alanlardandır; fakat koroner arter darlıklarını bazen olduğundan daha ciddi olarak değerlendirebilmektedir.
Bunun için bir zaman vermek çok uygun değildir; fakat hastanın sanal anjiyosunun tekrarını gerektirecek ciddi bir neden olması gerekir. Bu tetkikin check up amacı ile kullanılması uygun değildir.
Genellikle çocuklarda yapısal kalp bozukluklarında ve damar bozukluklarında uygulanıyor. Bazen klasik anjiyodan daha iyi sonuçlar da verebiliyor.
Sanal anjiyo bir tarama testi değildir. Bu testin en uygun kullanılma alanı, koroner arter hastalığı bulunma riski düşük olan hastalarda bu hastalığın olmadığının gösterilmesidir.
Sanal anjiyonun en kuvvetli olduğu alan koroner arter hastalığının kişide bulunmadığını göstermesidir. Hastalık varlığında ise yine yüzde 80-90 oranında hastalığı doğru olarak tanımlayabilmektedir. Yapısal kalp ve damar hastalıklarında, by-pass sonrası eklenen damarların açıklığını değerlendirmede doğruluk oranları yüzde 100’e yakın bulunmuştur.
Son güncellenme tarihi: 15 Ocak 2016
Yayınlanma tarihi: 15 Mart 2016
Kardiyoloji
Kardiyoloji
Kardiyoloji
Kardiyoloji
Kardiyoloji
Öne Çıkan Kanser Yazıları