Ataşehir
İnci  Küçükercan
Uzm. Dr.

İnci Küçükercan

2005 yılından bu yana Anadolu Sağlık Merkezi’nde biyokimya uzmanı olarak görevini sürdürüyor.

Uzmanlık

  • Biyokimya

  • Biyokimya ve klinik biyokimya uzmanı

  • Sağlık kurumları işletmeciliği

  • İşyeri hekimliği

  • Hasta güvenliği

  • Hasta memnuniyeti

  • Hasta odaklılık

Eğitim

  • Üniversite 

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, İstanbul 1984

Anadolu Üniversitesi Sağlık Kurumları İşletmeciliği, Eskişehir  

  • Uzmanlık eğitimi 

Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Biyokimya ve Klinik Biyokimya Bölümü

Çalıştığı Kurumlar

  • Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi

  • UNIMED Polikliniği

  • Anadolu Sağlık Merkezi

  • Türk Biyokimya Derneği

  • Klinik Biyokimya Derneği

  • Klinik Biyokimya Uzmanları Derneği

  • İstanbul Tabip Odası

Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi, Microsoft, Windows 95 ve Office 97 Paket Programları Kullanımı Sertifika Programı,  20 Mart-5 Mayıs 1998

Türk Standartları Enstitüsü, TS-EN-ISO 9000:2000 Kalite Yönetimi Sistemi Eğitimi, Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2002

Unimed’de Zaman Yönetimi Eğitimi Semineri, 12-13 Haziran 2003

Unimed’de Kişisel Kalite Eğitimi Semineri, 10 Temmuz 2003.

Türk Klinik Biyokimya Derneği İstanbul Şubesi, Laboratuvar Organizasyonu Yönetimi ve Kalite, 3-4 Nisan 2004

Klinik Biyokimya Uzmanları Derneği II. Ulusal Kongresi, Biyoistatistik Kursu, Bodrum 21-25 Eylül 2004

Türk Klinik Biyokimya Derneği İstanbul Şubesi, Elektroforez Kursu, İstanbul 01 Şubat 2008

Türk Biyokimya Derneği İstanbul Şubesi, Bilimsel Çalışmalarda İstatistiğin Rolü: Bilinmesi Gereken Yöntemler ve Uygulama Alanları, 26-27 Mart 2012

1- Türkalp I, Küçükercan İ, Kaptanağası A, Çamursoy N. İskemik serebrovasküler hastalıklarda antikardiolipin antikor ve lupus antikoagülanların düzeyleri ve birbirleri ile ilişkileri. Haydarpaşa Numune Hastanesi Tıp Dergisi. 1995; 35(1): 1-8.

2- Türkalp I, Çamursoy N, Kaptanağası A,Turan ZL, Küçükercan İ.0-6 Yaş çocuklarda demir eksikliği anemisi tanısında serum ferritininin değeri. Haydarpaşa Numune Hastanesi Tıp Dergisi. 1997; 37(1,2): 12-18.

3- Türkalp I, Kaptanağası A, Sezer F, Çamursoy N, Küçükercan İ. Kreatinin tayininde sarkozin oksidaz ve jaffe yönteminin kıyaslanması. Haydarpaşa Numune Hastanesi Tıp Dergisi. 1997; 37(1,2): 25-29.

4- Yalçınkaya C, Gibson KM, Gündüz E, Koçer N, Fıçıcıoğlu C, Küçükercan İ. MRI findings in succinic semialdehyde dehydrogenase deficiency. Neuropediatrics. 2000; 31: 45-46.

5- Orçun A, Küçükercan İ, Bakmaz G. Akut myokard enfarktüslü olgularda reperfüzyonun değerlendirilmesinde kardiak troponin T’nin önemi. Haydarpaşa Numune Hastanesi Tıp Dergisi. 2001; 41(1): 17-19.

6- Orçun A, Çamursoy N, Küçükercan İ. Aterosklerozda bir risk faktörü olarak Lp(a). Klinik Gelişim. 2001; 14: 37-40.

7- Küçükercan İ, Çakır Ö, Tokdemir G, Baloğlu G, Orçun A. Akut myokard enfarktüslü ve sağlıklı olgularda CK-MB aktivite ve kütle ölçümü yöntemlerinin karşılaştırılması. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi. 2003; 14(1): 27-29.

8- Küçükercan İ, Orçun A, Baloğlu G,.Gözaydın H, Tekçe B. HbA1c düzeylerinin yaş ile korelasyonunun araştırılması. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi. 2003; 14(2): 95-97.

9- Küçükercan İ, Gözaydın H, Baloğlu G, Orçun A. Tedavi uygulanmamış postmenapozal kadınlarda free deoksipridinolin düzeyinin araştırılması. Klinik Gelişim,

10- Orçun A, Küçükercan İ, Çakır Ö, Kolcu N, Tekçe B. Diabetes mellitus tanı kriterlerinin karşılaştırılması. Türk Klinik Biyokimya Dergisi. 2003; 2: 69-74.

11- Gözaydın H, Küçükercan İ, Ökte M, Baloğlu G, Tunçbilrk N, Orçun A. B-C terminal telopeptid ve osteokalsin; osteoporoz tanısında yararlı olabilirmi? Türk Klinik Biyokimya Dergisi. 2004; 2(1):35-40.

12- Tekçe B, Orçun A, Küçükercan İ, Çamursoy N, Çakır Ö. İdrarın mikroskobik incelenmesinde flow mikroskobi teknolojisi ile manuel mikroskobinin karşılaştırılması. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi. 2003-3.sayısında yayınlanmak üzere kabul edilmiştir.

 

BİLDİRİLER

 

1- I.Ulusal Klinik Biyokimya kongresi. 19-23 Nisan 2000, Kuşadası. P:81. Aterosklerozda bir risk faktörü olarak lipoprotein(a). 

2- 17. Ulusal Biyokimya Kongresi, 24-27 haziran 2002, Ankara. P.111. Tedavi uygulanmamış post menapozal kadınlarda, free deoksipridinolin düzeyinin araştırılması.

3- 17. Ulusal Biyokimya Kongresi, 24-27 haziran 2002, Ankara. P112. Akut myokard enfarktüslü ve sağlıklı olgularda CK-MB aktivite ve kütle ölçümü yöntemlerinin karşılaştırılması. 

4- III.Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi, 30 Nisan-4 Mayıs 2003, İzmir. P-42. Diabet tanı kriterlerinin karşılaştırılması

5- III.Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi, 30 Nisan-4 Mayıs 2003, İzmir. P-43. Diabet tanısında HbA1c ve OGTT ilişkisi.

6- III.Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi, 30 Nisan-4 Mayıs 2003, İzmir. P-44. Normal bireylerde HbA1c düzeylerinin yaş ile değişiminin araştırılması.

7- Klinik Biyokimya Uzmanları Derneği I.Ulusal Kongresi, Klinik Biyokimya Günleri, 1-4 Ekim 2003, Ürgüp. P-90. -C terminal telopeptid ve osteokalsin; osteoporoz tanısında yararlı olabilir mi?

8- IV. Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi, 5-9 Eylül 2004, Marmaris. P-104. Kalp yetmezliği gelişmiş hemodiyaliz hastalarında NT-proBNP değerleri.

9- IV. Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi, 5-9 Eylül 2004, Marmaris. P-122. Serum kompleks prostat spesifik antijen düzeylerine dijital rektal muayenenin etkisi.

10- IV. Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi. 5-9 Eylül 2004, Marmaris. P-123. Serum total PSA, serbest PSA, serbest/total PSA oranı ve kompleks PSA üzerine hemodiyalizin etkisi.

11- IV. Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi, 5-9 Eylül 2004, Marmaris. P-136. Laboratuvar verilerimize göre AFP, HCG ve fE3 için medyan değerlerinin oluşturulması.

12- Klinik Biyokimya Uzmanları Derneği II.Ulusal Kongresi, 21-25 Eylül 2004, Bodrum. P-83. Tip II Diyabetiklerde Protein C ve protein S düzeyleri.

İlgi Alanları

Anti HBs Nedir? Anti HBs Yüksekliği ve Düşüklüğü

Hepatit B Yüzey Antikoru yani Anti HBs, vücudun Hepatit B virüsüne (HBV) karşı geliştirdiği bağışıklık yanıtını ölçen bir kan testidir. Hepatit B virüsü ile temas eden ya da aşı olan bir kişinin vücudu, bu virüse karşı antikorlar üretir. Bu antikorlar, virüse karşı bağışıklık kazandığınızı gösterir. Anti HBs testi, Hepatit B virüsüne karşı bağışıklığınız olup olmadığını tespit etmek amacıyla kullanılır. Yüksek Anti HBs seviyeleri, Hepatit B’ye karşı bağışıklık kazanıldığını gösterir. Düşük seviyeler ya da negatif sonuçlar ise bağışıklık geliştirmediğinizi veya hastalığa maruz kalmadığınızı işaret edebilir.

Siyanür Nedir? Siyanürün Zararları Nelerdir?

Kimyasal bileşikler grubunda yer alan ve oldukça tehlikeli bir madde olarak bilinen bir tür bileşendir. Kimyasal formülü CN olarak gösterilen siyanür, özellikle endüstriyel süreçlerde ve bazı tarımsal uygulamalarda kullanılır. İnsan sağlığına olan zararlı etkileri nedeniyle büyük bir dikkat gerektirir. Bu bileşik, solunduğunda, yutulduğunda veya ciltle temas ettiğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Siyanürün tehlikeleri, hücresel solunum sürecini engelleyerek vücuttaki oksijen taşıma kapasitesini bozar. Bu durum, hücrelerin ve organların hızla zarar görmesine neden olabilir.

Trigliserid: Nedir, Düşüklüğü, Yüksekliği ve Tedavisi

Vücut için önemli maddelerden biri olan trigliseritler temelde bir yağ çeşididir. Başta enerji metabolizması olmak üzere trigliseridler pek çok sistemi etkiler. Bu sebeple trigliserid değerlerinin dengede tutulması sağlıklı olandır. Trigliserid düşüklüğünde ve yüksekliğinde vücutta önemli rahatsızlıklar ortaya çıkabileceği için bu durumlarda tedaviye ihtiyaç duyulur.

Sedimantasyon: Nedir, Düşüklüğü, Yüksekliği ve Tedavisi

Günümüzde sağlık teknolojileri gittikçe gelişmekte ve buna bağlı olarak hastalıkların teşhis ve tedavisi de kolaylaşmaktadır. Farklı hastalıkların teşhisinde kan testi doktorlar tarafından istenen oldukça yaygın kullanılan bir yöntemdir. Sedimantasyon özellikle vücutta enfeksiyon varlığından şüphelenildiğinde istenilen bir kan testidir. Bunun yanı sıra bazı kanser türleri, anemi (kansızlık), kalp ve damar hastalıkları, diyabet (şeker hastalığı), böbrek hastalığı ve tiroid hastalığı gibi bazı hastalıkların teşhisinde de sedimantasyon değerleri tanı koymada önemlidir.

PCT : Nedir, Düşüklüğü, Yüksekliği ve Tedavisi

Prokalsitonin testi olarak bilinen PCT kandaki prokalsitonin seviyesinin ölçülmesi için kullanılır. Bakteriye bağlı enfeksiyon ve sepsis gelişmesi durumunda önemli bir göstergedir. Vücutta savunma hücrelerinin yoğun şekilde harekete geçtiği bu iki durumda prokalsitonin değeri özellikle ikinci veya dördüncü saatleri arasında pik yapar. Enfeksiyon veya sepsis durumunun kan dolaşımında yayılma oranını gösteren değer PCT’dir. Bunların yanı sıra menenjit, doku tümörleri, organ transplantasyonu sonrası organ reddi gibi durumlarda da PCT değeri yüksekliğinden süreç boyunca hekim gözetiminde ilerlenmelidir.

MCH: Nedir, Düşüklüğü, Yüksekliği ve Tedavisi

Kanda bulunan ve oksijen taşıyan hücreler olan kırmızı kan hücreleri oksijen bağlama özelliği olan hemoglobin proteini aracılığıyla taşıma yapar. Vücutta yeterli miktarda oksijenin taşınması ve metabolizmanın sağlıklı şekilde çalışması için hemoglobin miktarı önemlidir. Bu sebeple kırmızı kan hücrelerindeki ortalama hemoglobin miktarını gösteren MCH değeri önem kazanır.

Hemoglobin (HGB): Düşüklüğü ve Yüksekliği Nedir?

Hemoglobin (HGB), kırmızı kan hücrelerinde yer alan bir protein türüdür ve hemen her kan testinde düzeyi araştırılan parametrelerden bir tanesidir. Genellikle kan sayımı veya hemogram olarak adlandırılan bir grup kan testinin içerisinde yer alan hemoglobin anemi (kansızlık) başta olmak üzere pek çok sağlık sorununun araştırılmasında kullanılabilir. Hemoglobin seviyesinin olması gereken değer aralıkları dahilinde bulunması sağlık açısından önemlidir. Herhangi bir nedenle hemoglobin düşüklüğü veya yüksekliği tespit edildiğinde bu durumun nedeni mutlaka araştırılmalı ve gerekli tedaviler başlatılmalıdır.

HCT (Hematokrit) Nedir, Düşüklüğü, Yüksekliği ve Tedavisi

Vücuttaki kırmızı kan hücreleri, kemik iliği tarafından üretilir. Kırmızı kan hücreleri, eritrosit olarak da bilinir. Eritrositlerin görevi, oksijeni tüm vücuda dağıtmaktır. Vücuttaki oksijen kapasitesinin değerlendirilmesi için çeşitli testler yapılabilir. Hematokrit bu testlerden biridir. Hematokrit nedir? Normal değeri kaç olmalıdır? Hematokrit düşüklüğü ya da yüksekliğinin tedavisi nasıl olur? gibi soruların daha kapsamlı yanıtlarını öğrenmek için yazının devamını okuyabilirsiniz.

Folik Asit Nedir? Folik Asit Ne İşe Yarar?

B vitaminleri ailesine ait olan folik asit, suda çözünen bir vitamindir. İnsan vücudu tarafından üretilemeyen bu önemli vitamin, sadece besinler yoluyla dışarıdan alınabilir. Hücre büyümesi ve yenilenmesi için hayati bir öneme sahip olan folik asit, özellikle DNA ve RNA sentezinde, yani genetik materyalin yapı taşlarının oluşumunda kritik bir rol oynar. Bu nedenle, folik asit hem genel sağlık için hem de hamilelik süreci gibi hayatın belirli evrelerinde oldukça önemlidir.

Ferritin: Nedir, Yüksekliği ve Düşüklüğünün Belirtileri ve Tedavisi

Ferritin, vücutta önemli fonksiyonlara sahip olan demir mineralinin depolanmasını ve salınımını kontrol eden bir protein kompleksidir. Demir depolanabilir olduğu için azlığı veya fazlalığı vücuttaki demir miktarını gösterir. Tam kan sayımı olarak da bilinen kan tahliline ek olarak ilk bakılan değerlerden biridir. Çünkü kandaki demir miktarı hücrelere oksijen taşınması ve hücrelerdeki atık karbondioksitin akciğerlere taşınmasında önemli yere sahiptir. Hücrelerin canlılığını koruması ve hücresel fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için demir mineraline ihtiyaç duyulur. Ferritin eksikliği halsizlikten başlayan ve anemi oluşumuna kadar giden önemli sağlık sorunlarına neden olabilir.

Demir Eksikliği: Nedir, Belirtileri ve Tedavisi

Demir eksikliği, vücutta yeterli miktarda demir minerali bulunmadığında ortaya çıkar. Bu, kırmızı kan hücrelerinin (alyuvar) sayısının azalmasına yol açar ve “kansızlık” ya da “anemi” dediğimiz bir duruma yol açar. Alyuvarların yapısında bulunan ve vücutta oksijen taşımalarını sağlayan bir protein olan “hemoglobin” yapmak için demire ihtiyaç vardır. Demir eksikliği anemisi dünyada en sık görülen anemi tipidir. 

Çinko Eksikliği Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Çinko bitkisel ve hayvansal bazı gıdalarda doğal olarak bulunan vücudun ihtiyaç duyduğu esansiyel minerallerden bir tanesidir. Mineraller vücuttaki hayati fonksiyonların devamı için gerekli olan inorganik elementlerdir. İnsan vücudunun yaklaşık %4-6’sı minerallerden oluşmaktadır. Minerallerin en önemli özelliklerinden bir tanesi vücut tarafından üretilemiyor olmalarıdır. Bir diğer ifadeyle vücudun mineral ihtiyacını karşılamak için onları dışarıdan besinler ve/veya besin takviyeleri yoluyla almak gerekir. Vücut için gerekli olan esansiyel minerallerden bir tanesi de çinkodur. Besinlerle yeteri kadar çinko alınmaması veya vücutta çinkonun emilimi etkileyen bir problem olması halinde çinko eksikliği ortaya çıkar. “Çinko nedir, faydaları nelerdir?” “Çinko eksikliği nasıl anlaşılır?” “Çinko içeren besinler nelerdir?” “Çinko eksikliği kimlerde görülür?” Bunlar gibi çinko minerali ile ilgili merak edilenler yazının devamında detaylı olarak yer almaktadır.

ALT: Nedir, Düşüklüğü, Yüksekliği ve Tedavisi

Enzimler vücutta kimyasal reaksiyonların hızlanmasına yardımcı olan proteinlerdir. Hücrede katalizör (parçalayıcı) görevi görür. Binlerce farklı enzim türü vardır. ALT de bunlardan biridir. Alanin transaminazın kısaltması olan ALT başta karaciğer olmak üzere böbrek ve diğer organlarda da bulunabilen bir tür enzimdir. Vücut yiyecekleri enerjiye dönüştürebilmek için ALT’yi kullanır. Ancak az veya çok miktarda olması bazı sağlık sorunlarına neden olabilir.

D Vitamini Eksikliğinde Görülen Hastalıklar Nelerdir?

Vücutta bir dizi sağlık sorununa yol açabilen D vitamini eksikliği belirtileri, genellikle fark edilmeyebilir. Ancak uzun vadede bu eksiklik, ciddi hastalıklara neden olabilir. D vitamini eksikliğinde görülen hastalıklar arasında osteoporoz, raşitizm, kalp hastalıkları ve bağışıklık sistemi problemleri öne çıkar. Özellikle çocuklarda kemik deformiteleri ve büyüme geriliği gibi sorunlar görülebilir. Bunlarla birlikte ileri yaşlarda kemik kırılganlığı artma riski oluşur. Aynı zamanda kas güçsüzlüğü gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bağışıklık sistemi üzerinde de olumsuz etkiler yaratan D vitamini eksikliği enfeksiyonlara karşı direncin azalmasına neden olabilir.

Lökosit (WBC) Nedir? Lökosit (WBC) Yüksekliği Nedir?

Kan, vücudun bağışıklık sisteminin bir parçası olarak vücudun enfeksiyonla savaşmasına yardımcı olan belirli bir beyaz kan hücresi sayımı (WBC, lökositler veya lökositler) içerir. Beyaz kan hücresi (WBC) sayımı, bir kişinin kan örneğindeki beyaz kan hücrelerinin miktarını ölçer. Vücuttaki beyaz kan hücrelerinin sayısı bireyler arasında veya yaşamın farklı yaşlarında farklılık gösterir. Sağlıklı bir yetişkinde normal beyaz kan hücresi sayısı, mikrolitre (μl veya mcL) veya milimetreküp (mm3) kan başına 4.000 ila 11.000 WBC arasındadır; ancak bu, erkekler ve kadınlar arasında farklılık gösterebilir ve sağlıklı çocuklar ve gençlerde genellikle daha fazla beyaz kan hücresi bulunur. Lökositoz olarak tanımlanan lökosit yüksekliği, enfeksiyonlar, iltihaplanma, yaralanma ve bağışıklık sistemi bozuklukları dahil olmak üzere bir dizi durumun göstergesi olabilir. Lökositozu kontrol etmek için genellikle tam kan sayımı (CBC) yapılır. Altta yatan durumun tedavisi genellikle beyaz kan hücresi sayısını azaltır.

Hemogram (Tam Kan Sayımı) Nedir?

Günümüzde hastalıkların çoğunun tespitinde ilk başvurulan değerlendirme kan testidir. Tam kan sayımı, CBC ya da hemogram testi, hastanelerde her gün çok sayıda hastaya uygulanır ve hem tanı hem takip için önemli bilgiler edinilir. Uzman hekimler tarafından kan testlerinin yorumlanması, hastanın öyküsü ile birlikte değerlendirilmesi ve diğer hastalıkların da göz önüne alınması ile hekimin uygulayacağı tedaviye ışık tutar. Hemogram testi sayesinde kandaki hücre gruplarının normal sayı aralığı ile hastanın hücre sayısı kıyaslanır. Bazı patolojik durumlarda ortaya çıkan hücreler ya da bu hücrelerin sayıca artışı ile hastalıklara tanı konulabilir. Hastada alınmış birkaç mililitre kan ile laboratuvar ortamında pek çok tedavi için yönlendirici bilgiler edinilebilir.