20 Eylül 2023 Çarşamba
“Genetik kanser” mi, “kalıtsal kanser” mi?
Kanser; günümüzde insan sağlığını tehdit eden ve çözümü için yoğun çaba sarf edilen önemli sağlık sorunlarının başında gelir. Günümüze kadar çeşitli tanı ve tedavi yöntemleri kullanılsa da, kanserin giderilmesinde hala etkili bir metot belirlenmiş değildir. Bu nedenle, kanser üzerine uluslararası çevrede çok sayıda araştırma yürütülmekte, tanı ve tedavi yöntemleri bakımından çok farklı teknolojiler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden biri de likit biyopsidir.
Kanser doğası gereği öncelikli olarak vücudun sağlıklı hücrelerinde çeşitli genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle birtakım bozulmaların oluşması sonucu ortaya çıkar. Biyolojik yapısı bozulan hücreler kontrolsüz çoğalmanın yanında, vücudun fizyolojik işlemesine aykırı hareket ederek, doğal olmayan bir doku yapısı kazanır. Zamanla çoğalan hücreler tümör adı verilen kitleler oluşturur ve kendine ait bir damar yapısı kazanır. Bu noktada kanser hücreleri yeni özellikler kazanarak, vücudun başka bölgelerine yayılma imkanı elde eder ve damar içine hareket ederek kan dolaşımında yer almaya başlar.
İşte, dolaşımda yer alan bu kanser hücrelerinin veya bu hücrelere ait DNA’nın; hastalardan alınan kan örnekleri üzerinden tespit edilmesi ve incelenmesi işlemine likit veya sıvı biyopsi adı verilir. Kandaki farklı biyokimyasal maddelerin ölçülmesi esasına dayanan rutin kan tetkiklerine benzer şekilde, hastalardan belirli miktarda alınan kan örneklerinde, çeşitli yöntemler kullanılarak kanser hücreleri tespit edilmeye çalışılır ve belirlenen kanser hücrelerinde ek yöntemlerle tiplendirme yapılabilir.
Tümör dokusu varlığında, kanser tanısının kesin olarak konulabilmesi için, kanser hücresinin patolojik incelemede gösterilmesi şarttır. Bunun için, sıklıkla başvurulan yöntem tümör dokusunun tamamının veya bir parçasının çıkarılarak, patolojik incelemeye yollanması ve bu inceleme sırasında çeşitli yöntemlerle kanser hücrelerinin ayrıştırılarak tespitinin yapılmasıdır. Tüm bu yönteme, doku biyopsisi ve histopatolojik inceleme adı verilir.
Doku biyopsisi, klinik şartlarda çeşitli ekipmanla doğrudan yapılabileceği gibi, endoskopi gibi çeşitli görüntüleme işlemleri sırasında veya cerrahi operasyon esnasında tümörün çıkarılması ile de yapılabilir. Bunun yanında, iğne aspirasyon biyopsisi adı verilen diğer bir yöntemle, özellikle kistik yapı gösteren tümörlerde iğne yardımıyla doku içeriği alınır ve sitolojik inceleme ile kanser hücresinin tespiti yapılır. Buradaki fark ise, elde edilen doku içeriğinden kanser hücresi gösterilebilse de, doku yapısının korunamamasıdır. Likit biyopsi ise bu iki yöntemden farklıdır. Sahip olduğu çeşitli avantajlar sayesinde, diğer iki yöntemde elde edilemeyen detaylı ve değerli bilgileri hekime sunarken, uygulama kolaylığı ve konforunu hastaya sağlar.
Likit biyopsi uygulamasının amaçları aşağıdaki gibi tanımlanabilir:
Likit biyopsi, özellikle normal doku biyopsisinin uygulanamadığı, mevcut kanser hastalığının başka bir vücut bölgesinde ortaya çıkma durumu olduğu veya doku biyopsisi ile elde edilen bilgilerin tanı ve tedavi planlamasında yeterli olmadığı şartlarda tercih edilen bir yöntemdir. Likit biyopsi, kolayca tekrarlanabildiği ve değerli genetik ve biyokimyasal verilen sağladığı için, tanı ve tedavi kararında oldukça önemli bir yöntemdir.
Yapılan araştırmalar likit biyopsisinin özellikle aşağıdaki kanser türlerinde faydalı olduğunu göstermiştir:
Çeşitli kanser türlerinin tanısında kullanılabildiği gibi; tedavi sonrası tekrarlama riski olan kanserlerde tekrarlama olup olmadığını erken dönemde göstermek için de likit biyopsiye başvurulabilir. Ayrıca bu hastalıkların tedavisinin planlamasında ve tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde de yararlı bilgiler sunar.
Likit biyopsi; rutin kan tetkiklerinde olduğu gibi hastadan belirli miktarda kan örneği alınması ile gerçekleştirilir. Alınan kan numunesinde aşağıdaki parametreler incelenerek tanı ve tedavi anlamında gerekli verilere ulaşılır:
Dolaşımdaki kanser hücrelerinin tespiti: Kan dolaşımına çıkan az miktardaki kanser hücrelerinin çeşitli yöntemlerle izolasyonunu sağlanır. Elde edilen hücrenin çeşitli özellikleri için amaca yönelik olarak detaylı tekniklerle analiz edilebilir.
Kanser hücrelerine ait DNA örneklerinin tespiti: Kan dolaşımına çıkan kanser hücreleri hızla bölünmeye devam ettiğinden, belirli periyotlarla parçalanarak içeriğini kan sıvısına aktarabilir. Bu içerikteki en önemli maddelerden biri kanser hücresine ait DNA örneğidir. Likit biyopsi ile elde edilen kandan kanser hücresinin DNA’sı izole edilerek, amaca yönelik birçok analiz yapılarak, kanser teşhisinin yanında, kanserin tiplemesi, DNA özelliklerine göre tedavinin planlaması ile tedaviye verilen yanıtın belirlenmesi ve takip edilmesi gibi çok değerli bilgiler elde edilir.
Dolaşan kandaki tümör hücrelerinden (Circulating Tumor Cells; CTC) ya da bu hücrelerden döküken DNA’dan, yani likit biyopsi ile elde edilen materyalden, kanserleşmiş hücrelere özgü birçok yapısal ve fonksiyonel hücresel değişiklikler tespit edilebilir ve derinlemesine araştırılabilir.
Likit biyopsi uygulamasının sağladığı birtakım avantajlar mevcuttur. Bu avantajları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Günümüzde popüler olan araştırma konularının başında genetik çalışmalar ve gen tedavisi yer alır. Kanserin de temeli genetik bağlantılı olduğundan, bu konudaki araştırmalarda ilerlemeler kaydedilmesi, kanser tanı ve tedavisinde de çığır açmaktadır.
Likit biyopsisinin güncel genetik araştırmalar ışığında daha fazla önem kazanacağı söylenebilir. Çünkü, likit biyopsi sonucu ile kan dolaşımındaki kanser hücrelerinin gen haritası çıkarılabilmektedir. Bu sayede, gen tedavisinde hedeflenebilecek muhtemel hedef bölgeler tanımlanabilir ve etkili bir gen tedavisi ile kanser hastalığının tamamen giderilmesi mümkün olabilir. Aynı şekilde, kanserin kullanılan tedavi yöntemlerine karşı geliştirdiği direnç mekanizmaları, bu sayede giderilerek kanserin tedavisinde önemli bir ilerleme kaydedilebilir.
Eğer likit biyopsi hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz, uzman hekimlerden yardım almak üzere hastanemize başvurabilirsiniz.
Son güncellenme tarihi: 16 Ekim 2020
Yayınlanma tarihi: 16 Ekim 2020
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Öne Çıkan Kanser Yazıları