20 Eylül 2023 Çarşamba
“Genetik kanser” mi, “kalıtsal kanser” mi?
Nazofarenks kanseri; burun arkasında, boğazın üst kısmında bulunan nazofarenks adı verilen bölgeden kaynaklanan bir kanser türüdür. Bu bölge, burun ve ağzı akciğerlere bağlayan solunum yolu boyunca yer alır. Dolayısıyla bu hastalık, baş-boyun kanserleri içinde özel bir yere sahiptir. Nazofarenks kanseri, genellikle yavaş ilerleyen bir hastalık olsa da erken evrelerde belirtiler belirgin olmayabilir. Bu durum teşhisin gecikmesine yol açabilir.
Baş ve boyun bölgesinde bulunan nadir bir kanser türü olan nazofarenks kanseri, burun boşluğunun arka kısmı ile boğazın üst bölümünde yer alan nazofarenkste gelişir. Bu bölge, burnu akciğerlere ve yemek borusuna bağlayan geçiş yolunun bir parçasıdır. Nazofarenks kanseri, bu bölgedeki hücrelerin anormal büyümesi ve çoğalmasıyla meydana gelir. Kanserin ilerleyişi çevresel faktörler, genetik yatkınlık ve Epstein-Barr virüsü (EBV) gibi bazı enfeksiyonlarla bağlantılıdır. İlerleyen aşamalarda, oluşan tümör çevre dokulara ve lenf düğümlerine yayılabilir. Belirtileri arasında burun tıkanıklığı, işitme kaybı ve boyunda şişlik gibi semptomlar yer alır.
Erken evrelerde genellikle belirgin semptomlara yol açmayan bu kanser türü, ilerledikçe çeşitli semptomlarla kendini göstermeye başlar. Nazofarenks kanseri, burun boşluğu, kulak ve boyundaki lenf düğümlerini etkileyebileceği için çeşitli bölgelerde ağrı, baskı hissi veya işlev kayıplarına yol açabilir. Özellikle boyunda ağrısız şişlik, burundan kanama, tek taraflı işitme kaybı veya kulakta dolgunluk hissi gibi semptomlar yaygındır. Bu belirtiler diğer solunum yolu hastalıklarıyla karışabileceğinden, belirtilerin sürekli ve ilerleyici hale gelmesi durumunda değerlendirme yapılması önemlidir. Nazofarenks kanseri belirtileri şöyle sıralanabilir:
Aile öyküsünde nazofarenks kanseri olan bireylerde hastalığın görülme olasılığı daha yüksektir. Bazı genetik varyasyonların bu kanser türüne yatkınlık sağladığı düşünülmektedir. Özellikle baş-boyun kanserleri ile ilişkili olan genetik faktörler, bu bölgede bulunan hücrelerde kontrolsüz büyümeye yol açarak kanser gelişimini tetikleyebilir. Bu nedenle, genetik yatkınlık bu kanser türünde önemli bir risk faktörü olarak öne çıkmaktadır. Epstein-Barr virüsü (EBV) enfeksiyonu da nazofarenks kanseri gelişiminde önemli bir rol oynar. EBV, yaygın bir virüs olup çoğu insanda enfeksiyona yol açar. Bu virüs, vücutta uyku halinde kalabilir. Ancak bazı durumlarda, özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde EBV aktif hale gelerek hücrelerde genetik değişikliklere yol açabilir. Bu değişiklikler, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesine neden olarak kanser gelişimini tetikleyebilir. EBV'nin nazofarenks kanserinde özellikle lenf dokularını etkilediği ve kanser hücrelerinin gelişimine katkı sağladığı gözlemlenmiştir. Hava kirliliği ve toksik kimyasallara uzun süreli maruz kalma gibi çevresel etkenler de bu bölgede kanser gelişimine zemin hazırlayan risk faktörleri arasında yer alır.
Hastanın belirtilerini değerlendirmek ve kanserin varlığını doğrulamak için birkaç aşamalı bir süreç içerir. Nazofarenks kanserinin teşhisi için öncelikle doktor, hastanın tıbbi öyküsünü alır. Bunun akabinde de fiziksel muayene yapar. Boyunda ağrısız bir şişlik, burun tıkanıklığı veya kulakta dolgunluk gibi şikayetler varsa doktor detaylı bir inceleme başlatır. Bu incelemede, nazofarenks bölgesinin görsel olarak incelenmesi amacıyla endoskopi adı verilen bir yöntem kullanılır. Burundan ince bir kamera ile girilerek burun arkası ve boğazın üst kısmı detaylı bir şekilde görüntülenir. Bu görüntüleme, kanserin varlığına dair belirti veren kitleleri veya anormal dokuları tespit etmeye yardımcı olur.
Endoskopi veya fiziksel muayene sırasında anormal bir doku gözlemlenirse kesin teşhis için biyopsi yapılır. Biyopsi işlemi, şüpheli dokudan küçük bir parça alınarak mikroskop altında incelenmesini sağlar. Bu inceleme sonucunda kanserli hücrelerin varlığı ve kanser türü doğrulanır. Nazofarenks kanserinin yayılımını anlamak için ek olarak görüntüleme testleri de yapılır. Bilgisayarlı tomografi (CT), manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme yöntemleri, kanserin boyutunu, yayılımını ve çevre dokulara etkisini belirlemekte kullanılır.
Genellikle nazofarenks kanseri diğer baş-boyun kanserlerinden farklı bir tedavi yaklaşımı gerektirir. Bu kanser türünde ana tedavi seçenekleri radyoterapi, kemoterapi ve cerrahidir. Özellikle erken evrelerdeki nazofarenks kanserinde radyoterapi etkili bir tedavi seçeneği olarak öne çıkar, çünkü bu kanser türü radyasyona duyarlıdır ve genellikle radyoterapiye iyi yanıt verir. Nazofarenks kanseri tedavi yöntemleri şöyle sıralanabilir:
Nazofarenks kanseri tedavi sürecinde hastaların yaşam kalitesini koruyabilmek ve tedaviye uyum sağlamalarına yardımcı olmak için destekleyici tedavilere de ihtiyaç duyulabilir. Ağrı yönetimi, beslenme desteği ve fiziksel rehabilitasyon gibi destekleyici tedaviler, hastaların yaşam kalitesini artırmaya yönelik önemli adımlardır. Ayrıca tedavi sürecinde oluşabilecek yan etkiler için semptom yönetimi yapılır. Tedavi sonrasında hastaların düzenli kontrol ve takipleri, kanserin yeniden oluşma riskini gözlemlemek açısından önemlidir.
Son güncellenme tarihi: 11 Kasım 2024
Yayınlanma tarihi: 11 Ağustos 2016
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Onkoloji Merkezi (Kanser Merkezi)
Öne Çıkan Kanser Yazıları