Ataşehir
Cengiz Erenoğlu
Prof. Dr.

Cengiz Erenoğlu

2022 yılından bu yana Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi’nde genel cerrahi uzmanı olarak görevini sürdürüyor.

Uzmanlık

  • Laparoskopik ve endoskopik obezite tedavileri (mide botoksu)
  • Mide balon ve sleeve gastrektomi uygulamaları
  • Endoskopik uygulamalar (gastroskopi kolonoskopi)
  • Tiroid ve meme hastalıkları
  • GİS cerrahisi
  • Anorektal bölge cerrahisi (lazer hemoroid ablasyonu lazer fistül uygulamaları anal bölge botulinum toksin uygulamaları)
  • İnguinal ve abdominal herniler

Eğitim

  • 1979 – 1983 Kuleli Askeri Lisesi, İstanbul
  • 1983 – 1989 Gülhane Askeri Tıp Fakültesi, Ankara 
  • 1989 – 1990 Mezuniyet Sonrası Eğitim GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi 
  • 1992 – 1996 Genel Cerrahi Uzmanlık Eğitimi, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, İstanbul  1996 -1998 Genel Cerrahi Uzmanlığı, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, İstanbul 
  • 1999 Laparoskopik Cerrahi Kursu, IRCAD, Strasburg, Fransa   Laparoscopic Research Fellow, University of Virginia, Charlottesville, Virginia, USA (1 yıl) 
  • 1998 – 2004 Genel Cerrahi Yardımcı Doçentliği, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi,İstanbul 
  • 2000 – 2001 Laparoscopic fellow 
  • 2004 Doçent 
  • 2004 – 2009 Baştabip Yardımcılığı, Adana Askeri Hastanesi, Adana 
  • 2009 – 2013 Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD Öğretim Üyesi  Ağustos
  • 2010 Profesör Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi  

Çalıştığı Kurumlar

  • GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi 
  • Virginia Üniversitesi 
  • Adana Askeri Hastanesi 
  • Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi 
  • Kolan International Hospital
  • Özel Dr. Sadık Ahmet Hastanesi 
  • Özel Gebze Merkez Hastanesi
  • Merkez Prime Hastanesi
  • European Association for Endoscopic Surgery (ISS/SIC) 
  • International Society of Surgery (E.A.E.S) 
  • Türk Cerrahi Derneği 
  • Ulusal Endoskopik-Laparoskopik Cerrahi Derneği 
  • Türk Kolon ve Rektum Cerrahisi Derneği 
  • Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği

Seçilmiş Uluslararası Yayınlarım

1. S Oğuz, M., Kanter, M. Erboga, Erenoglu, C. “Protective Effecf of thymoquinone against cholestatic oxidative stres and hepatic damage after biliary obstruction in rats” J Mol Hist ;43(2):151-9. (2012).

2. Erenoglu, C., M. Kanter, B. Aksu, T. Sagıroglu, S. Ayvaz, C.Aktas ve M. Erboga, “Protective Effecf of Curcumin on Liver Damage Induced By Biliary Obstruction in Rats”, Balkan Medical Journal; 28: 352-357 (2011).

3. Oncul O, Erenoglu C, Top C, Küçükardali Y, Karabudak O, Kurt Y, Akin ML, Cavuslu S, Celenk T.Necrotizing fasciitis: A life-threatinig clinical disorder in uncontrolled type 2 diabetic patients. Diabetes Res Clin Pract. May;80(2):218-23 (2008).

4. Erenoğlu, C,, A. H. Uluutku, C. Top, M. L. Akın ve T. Çelenk, “ Might MRI Agents Cause or Worsen Acute Pancreatitis?” Turkish Journal of Trauma & Emergency Surgery Jan;13(1):78-9 (2007).

5. Mutlu H, Basekim CC, Silit E, Pekkafali Z, Erenoglu C, Kantarci M, Karsli AF, Kizilkaya E. Value of contrast-enhanced magnetic resonance cholangiography in patients undergoing laparoscopic cholecystectomy. Surg Laparosc Endosc Percutan Tech. Jun;15(3):133-6 (2005).

6. Demirbas, S, I. Ogun, T. Celenk, M.L. Akin, Erenoglu, C. ve M.Yıldız, “Early outcomes of laparoscopic procedures performed on military personnel with total rectal prolapse and follow-up”, Surg Laparosc Endosc Percutan Tech., 14, 194-200 (2004).

7. Demirbas, S., M. Yildiz, A.H. Uluutku, M. Kalemoglu, Y. Kurt, Erenoğlu, C, M.L. Akin ve T. Celenk, “Surgical treatment of ano-rectal gunshot injuries caused by low-velocity bullets”, Turkish Journal of Truma & Emergency Surgery, 10, 17-21 (2004).

8. Erenoglu, C,, A. Miller ve B. Schirmer, “Laparoscopic Toupet Versus Nissen Fundoplication for the Treatment of Gastroesophageal Reflux Disease”, International Surgery, 88, 219-225 (2003).

9. Erenoğlu C, Uluutku H, Emeksiz S, Akin ML, Foley E, Celenk T.Effect of hyperbaric oxygen on anastomoses created under the influence of 5-FU. Undersea Hyperb Med. Winter;30(4):321-6 (2003).

10. Akın, M. L., H. Uluutku, Erenoglu, C,, A. Karadag, B. M. Gulluoglu, B. Sakar ve T. Celenk, “Tamoxifen and Gallstone Formation in Postmenopausal Breast Cancer Patients: Retrospective Cohort Study”, World J. Surg., 27, 395–399 (2003).

11. Schirmer, B., Erenoglu, C ve A. Miller, “Flexible Endoscopy in the Management of Patients Undergoing Roux-en-Y Gastric Bypass”, Obesity Surgery,

12, 634-638 (2002). 12. Akın, M.L., H. Uluutku, Erenoglu, C,, E.N. Ilıcak, E. Elbuken, A. Erdemoglu ve T. Çelenk, “Hyperbaric Oxygen Ameliorates Bacterial Translocation in Rats with Mechanical Intestinal Obstruction”, Dis. Colon Rectum, 45, 967-972 (2002).

13. Akın, M. L., B. M. Gulluoglu, Erenoglu, C,, K. Dundar, K. Terzi, A. Erdemoglu ve T. Celenk, “Hyperbaric Oxygen Prevents Bacterial Translocation in Thermally Injured Rats”, J. Invest. Surg.,15, 303-310 (2002).

14. Akın, M. L., B. M. Gulluoglu, H. Uluutku, Erenoglu, C,, E. Elbuken, S. Yıldırım ve T. Celenk, “Hyperbaric Oxygen Improves Healing in Experimental Rat Colitis”, Undersea & Hyperbaric Medicine, 29, 279-285 (2002).

15. Erenoglu, C,, M. L. Akın, H. Kayaoğlu, T. Çelenk ve A. Batkın, “Is Helium Insufflation Superior to Carbon Dioxide Insufflation in Bacteremia and Bacterial Translocation with Peritonitis?”, J. Laparoendosc. Adv. Surg. Tech. A, 11, 69-72 (2001).

16. Akın, M.L., Erenoglu, C,, A. Dal, A. Erdemoglu, E. Elbuken ve A. Batkın, “Hyperbaric Oxygen Prevents Bacterial Translocation in Rats with Obstructive Jaundice”, Dig. Dis. Sci., 46, 1657-1662 (2001).

17. Erenoglu, C, M. L. Akın, H. Uluutku, L. Tezcan, S. Yıldırım ve A. Batkın, “Angiogenesis Predicts Poor Prognosis in Gastric Carcinoma”, Dig. Surg., 17, 581-586 (2000).

18. Akın, M.L., Erenoglu, C,, E. Uncu, C. Basekim ve A. Batkın, “Surgical Management of Hydatid Disease of the Liver: A Military Experience”, J. R. Army Med. Corps, 144, 139-143 (1998).

 

Seçilmiş Ulusal Yayınlarım

1. Erenoğlu, C., M.L. Akın, E. Filiz, S. Aydın, A. Batkın ve T. Çelenk, “Komplike Olmuş Kolorektal Kanserlerde Acil Cerrahi”, Kolon ve Rektum Hastalıkları Dergisi, 7, 103-106 (1997).

2. Erenoğlu, C., M.L. Akın, S. Aydın, E. Filiz ve A. Batkın, “Postoperatif Peritoneal Adezyon Profilaksisinde E Vitamini ve İnterferonun Etkileri (Deneysel Çalışma)” Çağdaş Cerrahi Dergisi, 11, 195-198 (1997).

3. Akın, M.L., Erenoğlu, C., ve A. Batkın, “Akut Pankreatit Patogenezinde Serbest Oksijen Radikallerinin Rolü ve E Vitamininin Olası Terapötik Etkisi”, Çağdaş Cerrahi Dergisi, 11, 132-136 (1997).

4. Akın, M.L., S. Aydın, Erenoğlu, C,, E. Filiz, A. Batkın ve T. Çelenk, “Pilonidal Sinüs Tedavisi: Konservatif Yöntemler mi, Radikal Cerrahi mi?”, Kolon ve Rektum Hastalıkları Dergisi, 7, 138-142 (1997).

5. Akın, M.L., Erenoğlu, C,, E. Filiz, A. Aslan ve A. Batkın, “Genç Erkeklerde Rektal Prolapsus ve Cerrahi Tedavisi”, Kolon ve Rektum Hastalıkları Dergisi, 7, 143-147 (1997).

6. Akın, M.L., Erenoğlu, C,, M. Karakaya, Ş. Yıldırım ve A. Batkın, “Ekstrahepatik Biliyer Obstrüksiyonda Somatostatinin Karaciğere Etkileri”, Çağdaş Cerrahi Dergisi, 11, 199-202 (1997).

7. Erenoğlu, C,, , M. L. Akın, K. Nuroğlu, Ş. Yıldırım ve A. Batkın, “Diabetes Mellitus Tedavisinde Langerhans Adacık Hücre Transplantasyonu”, Endokrinolojide Yönelişler Dergisi, 7, 46-49 (1998).

8. Akın, M. L., Erenoğlu, C,, E. Filiz, S. Aydın ve A. Batkın, “Strangülasyonlu Barsak Obstrüksiyonlarının Erken Tanısında Biyokimyasal Parametrelerin Önemi” (Deneysel Çalışma)” Klinik ve Deneysel Cerrahi, 6, 63-67 (1998).

9. Akın, M.L., Erenoğlu, C,, E. Filiz ve A. Batkın, “Laparoskopik Kolesistektomi Sırasında Oluşan İntraoperatif Minör Komplikasyonların Tedavisi”, Endoskopik Laparoskopik ve Minimal İnvaziv Cerrahi Dergisi, 5, 91-95 (1998).

10. Erenoğlu, C,, M.L. Akın, Ş. Yıldırım, A. Dal ve A. Batkın, “Primer Retroperitoneal Malign Tümörler”, Çağdaş Cerrahi Dergisi, 13, 80-82 (1999).

11. Çavuşoğlu, M., M.L. Akın, Erenoğlu, C,, Ç. Başekim, D. Demirel ve A. Batkın, “Meme Başı Akıntısı ve Mikrodoçektomi”, Meme Hastalıkları Dergisi, 6, 80-83 (1999).

12. Akın, M.L., Erenoğlu, C,, Y. Mercimek, Ş. Yıldırım, E. Filiz ve A. Batkın, “Meme Kanserinin Prognozunda Histopatolojik Faktörlerin Önemi”, Meme Hastalıkları Dergisi, 6, 128-135 (1999).

13. Erenoğlu, C,, , M.L. Akın, H. Uluutku, G. Erdoğan, Ş. Yıldırım ve A. Batkın, “Postoperatif İntraperitoneal Adezyonların Önlenmesinde Metilen Mavisi ve Karboksimetil Selüloz-Sodyum Hyaluronik Asit”, Ulusal Cerrahi Dergisi, 16, 156-161 (2000).

14. Akın, M.L., Erenoğlu, C,, H. Uluutku, A. Batkın ve T. Çelenk, “Mide Kanserinde Prognostik Faktörler: 86 Olgunun Analizi”, Klinik ve Deneysel Cerrahi, 8, 90-96 (2000).

15. Akın, M.L., Erenoğlu, C,, H. Uluutku, E. Yücel, D. Demirel ve A. Batkın, “Akut Apandisit Tanısında Biyokimyasal Parametreler”, Çağdaş Cerrahi Dergisi, 14, 115-118 (2000).

16. Akın, M.L., Erenoğlu, C,, T. Çolak, T. Çelenk ve A. Batkın, “Hemoroidal Hastalığın Tedavisinde Oral Flavonoid, Bant Ligasyonu ve Skleroterapinin Etkinlikleri”, Çağdaş Cerrahi Dergisi,

14, 96-101 (2000).

17. Güllüoğlu, B. M., M.L. Akın, A. Barlas, Erenoğlu, C,, A. Ö. Aktan ve A. Batkın, “Kolorektal Cerrahi Sonrası Rutin Nazogastrik Dekompresyon Gerekli mi? Prospektif Randomize Çalışma”, Ulusal Cerrahi Dergisi, 16, 245-253 (2000).

18. Akın, M.L., Erenoğlu, C,, H. Uluutku, A. Aslan, D. Demirel ve A. Batkın, “Abdominal Duvar Defektlerinin Primer ve Sentetik Greft ile Onarımı (Deneysel Çalışma)”, Çağdaş Cerrahi Dergisi, 15, 3-10 (2001).

19. Akın, M.L., B.M. Güllüoğlu, Erenoğlu, C,, A. Yıldırım, Ş. Yıldırım ve A. Batkın, “Kolorektal Kanserlerde Nüksü Belirlemede Umut Vadeden Bir Faktör: Anjiyogenez”, Çağdaş Cerrahi Dergisi, 15, 162-166 (2001).

20. Uluutku, H., M.L. Akın, Erenoğlu, C,, M. Yıldız, N. Urkaya ve T. Çelenk, “Kronik Anal Fissür Tedavisinde Nifedipin, Gliseril Trinitrat ve Botilinum Toksininin Etkinliğinin Değerlendirilmesi”, Ulusal Cerrahi Dergisi, 17, 343-350 (2001).

21. Yıldız, M., S. Demirbaş, M.L. Akın, A.H. Uluutku, Y. Kurt, G. Candemir, Erenoğlu, C, ve T. Çelenk, “Kolon Anastomozunda Siyanoakrilat Uygulaması: Deneysel Çalışma”, Çağdaş Cerrahi Dergisi; 16, 208-212 (2002).

22. Erenoğlu, C,, H. Uluutku, S. Demirbaş, M.L. Akın, Y. Kurt, M. Yıldız ve T. Çelenk, “Günübirlik Laparoskopik Kolesistektomi: İlk Deneyimlerimiz”, Endoskopik Laparoskopik ve Minimal İnvaziv Cerrahi Dergisi, 9,189-192 (2002).

23. Erenoğlu, C,, A.H. Uluutku, M.L. Akın, M. Kolay, S. Demirbaş, Y. Kurt, M. Yıldız ve T. Çelenk, “Kolon Anastomozlarına Enteral Ve Parenteral Beslenmenin Etkisi”, Çağdaş Cerrahi Dergisi, 17,13-18 (2003).

24. Erenoğlu, C., O. Öncül, H. Uluutku, M.L. Akın, Ş. Çavuşlu ve T. Çelenk, “Fournier Gangreni: 5 Yıllık Klinik Deneyimimiz”, Çağdaş Cerrahi Dergisi, 17, 91-95 (2003).

25. Erenoğlu, C., A. Öztürk, H. Uluutku, Y. Kurt, S. Demirbaş, L. Akın ve T. Çelenk, “70 Yaş ve Üzerindeki Hastalarda Uygulanan Laparoskopik Kolesistektomi Sonuçları”, Endoskopik Laparoskopik ve Minimal İnvaziv Cerrahi Dergisi, 10, 36-40 (2003).

26. Demirbas, S., Erenoğlu, C., V. Atay, Y. Kurt, A. Api, M. Yıldız ve T. Celenk, “Laparoskopik ve Laparoskopi Yardımlı Apendektomi Ameliyatlarının Erken Dönem Sonuçlarının Karşılaştırılması”, Endoskopik Laparoskopik ve Minimal İnvaziv Cerrahi Dergisi, 11, 70-75 (2004).

Videolar

25.10.2023

Mide Botoksu ve Mide Balonu Nedir? Doğru Beslenme Önerileri Nelerdir? - Canlı Yayın

İlgi Alanları

Laparoskopik Cerrahisi Nedir? Hangi Hastalıklara Bakar?

Büyük cerrahi kesiler yapılmadan, küçük kesilerden girilerek gerçekleştirilen Laparoskopik cerrahi, minimal invaziv bir cerrahi yöntemdir. Günümüzde cerrahi tedavinin birçok alanında tercih edilen bu yöntem, hastalara daha az ağrı, daha kısa iyileşme süresi ve düşük enfeksiyon riski gibi önemli avantajlar sunar. Laparoskopik cerrahide ince ve uzun bir kamera kullanılır. Laparoskop adı verilen bu kamera sayesinde iç organların detaylı görüntüleri alınarak cerrahların küçük kesiler üzerinden ameliyat yapması sağlanır. Laparoskopik cerrahi; karın, üreme organları, safra kesesi ve bağırsaklar gibi pek çok organ ve sistemde çeşitli hastalıkların tedavisinde etkili bir yöntemdir.

Karaciğer Cerrahisi Nedir? Hangi Hastalara Uygulanır?

Karaciğer, sindirim, metabolizma, toksinlerin atılması ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan proteinlerin üretimi gibi çok sayıda temel işlevi yerine getirir. Bu nedenle, karaciğerdeki herhangi bir sağlık sorunu, genel vücut sağlığını doğrudan etkileyebilir. Karaciğer cerrahisi; kanserli veya iyi huylu tümörlerin alınması, kistlerin çıkarılması, siroz gibi karaciğer yetmezliği vakalarında nakil yapılması gibi geniş kapsamlı tedavi yaklaşımlarını içerir. Günümüzde cerrahi teknolojiler ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemeler sayesinde karaciğer cerrahisi güvenli ve etkili şekilde uygulanabilir.

Tiroid Cerrahisi Nedir? Hangi Hastalara Uygulanır?

Boynun ön kısmında, nefes borusunun hemen üzerinde yer alan Tiroid bezi, kelebek şeklinde küçük bir organdır. Vücudun metabolik dengesinin sağlanmasında büyük rol oynayan bu bez, T3 ve T4 adı verilen hormonları salgılayarak büyüme, enerji kullanımı ve diğer birçok yaşamsal işlevi düzenler. Ancak çeşitli sağlık sorunları tiroid bezinin fonksiyonunu bozabilir. Bu durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Tiroid cerrahisi, tiroid bezinde meydana gelen rahatsızlıkların giderilmesi amacıyla uygulanan özel bir operasyondur. İyi huylu nodüllerden kanserli yapılara, hormon dengesizliklerinden ciddi büyüme sorunlarına kadar birçok durumda başvurulan bu cerrahi işlem, hastaların yaşam kalitesini arttırmada ve sağlıklı bir hormon dengesini sağlamada kritik bir rol oynar.

Polip Nedir? Polip Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Polip vücuttaki bir organın üzerinde veya içinde oluşan küçük şişlik gibi büyümelerdir. Bu anormal büyümeler çoğunlukla zararsızdırlar ancak bazı türleri zaman içerisinde kansere dönüşebilir. Polipler vücut içindi farklı dokuların hücrelerinden oluşabilir. Çoğunlukla saplı veya saplı olmayan, çıkıntı şeklinde görülürler. Poliplerin tedavisinde, doktorlar polipin tipine, boyutuna ve konumuna bağlı olarak farklı tedavi yöntemleri kullanabilirler. Örneğin, küçük ve iyi huylu polipler genellikle cerrahi müdahale gerektirmeden endoskopik yöntemlerle çıkarılabilir. Sindirim sistemi polipleri için kolonoskopi veya endoskopik polipektomi gibi prosedürler sıkça kullanılır. Ancak, kanser riski taşıyan veya semptomlara neden olan polipler daha agresif tedavi gerektirebilir. Bu durumda, cerrahi müdahale, radyasyon tedavisi veya kemoterapi gibi yöntemler tercih edilebilir.

Tiroid Kanseri Nedir? Tiroid Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Tiroid kanseri, boynun ön kısmında yer alan ve vücutta hormon üretiminden sorumlu olan tiroid bezinde gelişen bir kanser türüdür. Tiroid bezi; metabolizma hızını, enerji üretimini ve büyümeyi düzenleyen önemli hormonlar salgılar. Tiroid kanseri, bu bezdeki hücrelerin anormal şekilde büyümesi ve kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla meydana gelir. Erken evrelerde fark edilmesi zor olsa da tiroid kanseri genellikle tedavi edilebilir bir hastalıktır.

Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir? Meme Kanseri Neden Olur?

Meme hücrelerinin kontrolden çıkarak tümör oluşturduğu bir hastalıktır. Kontrol altına alınmadığında, tümörler tüm vücuda yayılabilir ve ölümcül olabilir. Meme kanseri hücreleri, memenin süt kanallarının veya süt üreten lobüllerinin içinde başlar. En erken form yaşamı tehdit edici değildir. Erken evrelerde tespit edilebilmesi de tedavi edilebilirliği yükseltir. Invazyon aşamasında ise kanser hücreleri meme dokusuna yayılabilir. Bu, yumrulara veya kalınlaşmaya neden olan tümörler oluşturur. İnvaziv kanserler yakındaki lenf düğümlerine veya diğer organlara yayılabilir. Metastaz yaşamı tehdit edici ve ölümcül olabilir. Tedavi kişiye, kanser türüne ve yayılımına göre belirlenir. Tedavi cerrahi, radyasyon terapisi ve ilaçları birleştirir.

Yağ Bezesi: Belirtisi, Nedenleri, Tedavisi

Deri vücudu ısı, ışık, mikroorganizmalar, yaralanma vb. dış faktörlere karşı koruyan bir organdır. Organlar için hayati bir bariyer görevi taşıyan deri, vücut ısısını sağlamaya, çevreden çeşitli sinyaller almaya ve bağışıklık sistemi savunmasını sağlamaya yardımcıdır. Deri kalınlığı ve dokusu herkeste aynı olmayabilir. Bununla birlikte tüm insanlarda deri üç katmandan oluşur. Cildin en dış katmanı epidermistir ve cilde rengini veren melanositleri içerir. Epidermisin altında yer alan dermis yağ bezleri, kıl kökleri, sinir uçları ve ter bezlerini barındırır. En alt katman olan hipodermis yağlı bir doku olup vücut yağının depolandığı katmandır. Her katmanın farklı fonksiyonları bulunabilir. Dermiste bulunan yağ bezleri kıl köklerini kaplayarak kırılganlığı azaltmaya yardımcı olan küçük bezlerdir. Bu yağ dokusundaki hücrelerin aşırı şekilde büyümeleri sonucu oluşan yumrulara yağ bezesi denir. Yağ hücrelerinin bulunduğu her bölgede oluşabilen yağ bezesi iyi huylu ve genellikle zararsızdır. “Lipom” olarak bilinen yağ bezeleri ağrısız, hareketli ve yağlı yumrular şeklindedir. Genellikle 40-60 yaş yetişkinlerde görülebilir. Kanserli lipom oluşması nadirdir ve “liposarkom” olarak adlandırılır (1, 2).

Meme kanserinde tarama yöntemleri

Meme kanserinin sık görülmesi, sıklığın giderek artması, erken evrede tedavi edilebilir olması ve erken evrede tanı koymanın günümüz koşullarında olanaklı olması meme kanserinde tarama yöntemlerinin önemini arttırmaktadır.

Yutulabilir Mide Balonu Nedir? Nasıl Yapılır?

Başta yanlış beslenme alışkanlıkları olmak üzere çeşitli faktörlerin etkisiyle her geçen gün dünya genelinde obez insanların sayısında artış yaşanmıştır. Bu durum obezite tedavisinde yenilikleri ve gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Obezitenin ameliyatsız tedavi seçeneklerinden bir tanesi de yeni nesil mide balonlarıdır. Yutulabilir mide balonu nedir? Kimlere uygulanır? Avantajları nelerdir? gibi soruların cevaplarını almak isterseniz yazının devamını okuyabilirsiniz.

Obezite Cerrahisi Nedir? Kimler İçin Uygundur?

Estetik bir problem olmanın ötesinde Obezite, kalp hastalıkları, diyabet, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen kronik bir hastalıktır. Dünya genelinde giderek artan obezite oranları, sağlık sektöründe bu durumla başa çıkmak için yeni ve etkili tedavi yöntemleri geliştirilmesine neden olmuştur. Obezite cerrahisi, kilo vermekte zorlanan ve sağlığı tehlike altına giren bireyler için uzun vadeli bir çözüm sunar. Cerrahi yöntemler, mide hacminin küçültülmesi veya sindirim sistemindeki emilimin azaltılması yoluyla hastaların kilo vermesine destek olur. Ancak obezite cerrahisi, yalnızca belirli kriterleri taşıyan hastalar için uygun olup, multidisipliner bir değerlendirme süreci gerektirir.

Kıl Dönmesi ve Tedavisi

Kıl dönmesi, genellikle kuyruk sokumu bölgesinde görülen ve kılların deri altında toplanıp kistik bir durum oluşturmasıdır.

Kasık Fıtığı Nedir, Belirtileri Nelerdir? Neden Olur?

Kasık fıtığı, karın içindeki organların (genellikle bağırsaklar) kasık bölgesindeki zayıf bir noktadan dışarıya çıkması durumdur. Bu durum; ağır kaldırma, obezite, kronik öksürük gibi faktörlerin etkisiyle oluşabilir ve çeşitli semptomlarla kendini gösterir. Kasık fıtığı önlemek için alınabilecek önlemler oldukça çeşitlidir. Kasık fıtığının ne olduğunu bilmek belirtilerini fark edebilmek ve nedenlerini gözlemleyerek uygun tedavi seçeneklerini gerçekleştirmek oldukça önemlidir.

Hemoroid (Basur) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Halk arasında basur ya da mayasıl olarak bilinen hemoroid, makat çevresindeki toplardamarların gevşemesi ve dışa doğru sarkmasıyla oluşan bir hastalıktır.

Göbek fıtığı neden olur, nasıl tedavi edilir

Toplumda görülme oranı %2-4 olan fıtık, yaşam kalitesini düşüren, iş kaybına sebep olan hatta bazen hayati tehlike nedeni olan ciddi bir hastalıktır.

Meme Cerrahisi Nedir? Meme Cerrahisi Hangi Hastalara Uygundur?

Meme cerrahisi, sağlık sorunlarının giderilmesi ve estetik beklentilerin karşılanması amacıyla meme dokusunda gerçekleştirilen cerrahi müdahaleleri kapsayan geniş bir tıp alanıdır. Meme dokusunda gelişen hastalıklar veya yapısal bozukluklar, fiziksel sağlığın yanı sıra kişinin beden algısını ve psikolojik durumunu da etkileyebilir. Meme cerrahisi, kanserli dokuların çıkarılmasından iyi huylu kitlelerin alınmasına, meme asimetrilerinin düzeltilmesinden estetik amaçlı şekillendirmelere kadar birçok durumda uygulanabilir.

Robotik Cerrahi Nedir ve Hangi Hastalıklar İçin Kullanılır?

Bazen doktorlar ameliyat sırasında yardıma ihtiyaç duyar. Özellikle de daha küçük ve hassas hareketler gerektiren operasyonlar zorlayıcı olur. Robotik cerrahinin devreye girdiği yer de burasıdır. Robotik veya robot destekli cerrahi, doktorların zorlu tıbbi prosedürleri daha fazla doğruluk ve kontrolle gerçekleştirmesini sağlar. Gelişmiş bilgisayar teknolojisini yetenekli cerrahların deneyimiyle birleştiren bu teknoloji, cerraha vücudun karmaşık anatomisinin 10x büyütülmüş, yüksek çözünürlüklü, 3 boyutlu görüntüsünü sağlar.

Safra Kesesi Polipleri Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Safra kesesi, karaciğerin altında bulunan ve safrayı depolamak için bir rezervuar görevi gören küçük bir kesedir. Safra, karaciğer tarafından yapılır ve yağların sindirilmesine yardımcı olmak için duodenuma (ince bağırsağın ilk kısmı) salınan safra pigmentleri, safra tuzları, lipitler ve kolesterol içerir. Safra kesesi polipleri, safra kesesinin iç astarından dışarı çıkan büyümelerdir. Nüfusun kabaca %4-6'sında safra kesesi polipleri vardır ve diğer koşullar araştırılırken tesadüfen bulunur. Polipler kanserli olabilir ancak safra kesesi poliplerinin yaklaşık %95'i iyi huyludur. Safra kesesi polipinin boyutu, kanserli (kötü huylu) veya kanserli olmayan (iyi huylu) olup olmadığını tahmin etmeye yardımcı olabilir. 10 mm'den küçük olan küçük safra kesesi poliplerinin kanserli olma olasılığı düşüktür ve genellikle tedavi gerektirmezler.

Pankreas Duktal Adenokarsinomu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Pankreas kanseri, pankreastaki hücrelerin büyümesi ile başlayan bir kanser türüdür. Pankreas midenin alt kısmının arkasında yer alır. Yiyecekleri sindirmeye yardımcı olan enzimleri ve kan şekerini yönetmeye yardımcı olan hormonları üretir. Pankreas kanserinin en sık görülen türü pankreas duktal adenokarsinomudur. Bu pankreas kanseri türü, sindirim enzimlerini pankreastan dışarı taşıyan kanalları kaplayan hücrelerde başlar. Pankreas kanseri nadiren tedavi şansının en yüksek olduğu erken evrelerinde bulunur. Bunun nedeni genellikle diğer organlara yayılana kadar semptomlara neden olmamasıdır. Sağlık ekibi tedavi planını oluştururken pankreas kanserinin boyutunu göz önünde bulundurur. Tedavi seçenekleri arasında ameliyat, kemoterapi, radyasyon terapisi veya bunların bir karışımı yer alabilir.

Safra Yolu Kanseri Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Kanser, vücuttaki hücrelerin kontrolden çıkmaya başlamasıyla başlar. Vücudun hemen hemen her yerindeki hücreler kansere dönüşebilir ve daha sonra vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Kolanjiyokarsinom olarak da bilinen safra yolu kanseri safra kanalında başlar. Safra yolu kanseri nadir görülen, agresif bir kanser türüdür. Genellikle 70'li yaşlarındaki yetişkinleri etkiler ve sağlık hizmeti sağlayıcıları teşhis koyduğunda safra kanallarının ötesine yayılır. Tedavi genellikle cerrahi, kemoterapi veya radyasyon terapisinin bir kombinasyonunu içerir. Kolanjiyokarsinomun sonuçlarını iyileştirmeye yönelik klinik araştırmalar devam etmektedir.

Karaciğer Kisti Nedir? Karaciğer Kisti Nasıl Geçer?

Karaciğer kistleri karaciğerde oluşan iyi huylu (kanserli olmayan) büyümelerdir. Semptomlar olmadığı sürece, bu sıvı dolu keseler genellikle karaciğerin işlevini etkilememesi sebebiyle nadiren tedavi gerektirir. Çoğu durumda, tek bir kisti (basit kist olarak bilinir) olan kişiler semptomlar yaşamaz. Diğerleri polikistik karaciğer hastalığı olarak bilinen bir hastalık geliştirebilir ve karaciğerlerinde çok sayıda kistik büyüme görülebilir. Polikistik karaciğer hastalığında bile karaciğer olması gerektiği gibi çalışmaya devam edebilir. Genel olarak karaciğer kistleri 30 ila 70 yaş arasındaki insanları etkileyebilir, ancak insanların yalnızca %10 ila %15'inde belirgin semptomlar gelişir. Kadınlarda erkeklerden daha fazla karaciğer kistiyle doğar ve erkeklerde kadınlardan daha fazla karaciğer kisti gelişir.Karaciğer kistleri genellikle başka bir şey için tarama yaptığınızda tesadüfen bulunur. Çoğu karaciğer kisti herhangi bir soruna neden olmaz ve tedavi edilmesine gerek yoktur.

Pankreas Kanseri Nedir ve Tedavi Sürecindeki "Whipple Ameliyatı" Nasıl Uygulanır?

Pankreas kanseri yaygın görülen kanser türlerinden biri. Pankreas kanseri nedir, belirtileri neler, tedavide ne yapılır? Genel cerrahi branşının en zor ameliyatlarından olan “whipple tekniği” nasıl uygulanır.

Yoğun Meme Dokusu (Dens Meme)

Memeler dokusu süt üreten lobüllerle, sütü meme başına ileten kanallardan (duktuslardan) ve destek dokusu olarak yağ dokusu ile fibröz bağ dokusundan oluşur. Lobüller ve süt kanalları memenin yapısını oluşturur ve süt üretiminden sorumludur. Yağ ve fibröz dokular memeye şeklini verir. Yağ ve fibröz doku birleşimine “grandüler” yapı adı verilir.

Karaciğer Kanseri

Karaciğer içerisinde gelişen kötü huylu tümöral oluşumlar, karaciğer kanseri olarak isimlendirilir. Karaciğer, vücudun en büyük iç organıdır. Başta çeşitli atıkların vücuttan uzaklaştırılması, çeşitli besin maddelerinin emilimi ve yara iyileşmesi olmak üzere birçok yaşam fonksiyonunun gerçekleştirilmesinden sorumludur. Karın bölgesinin sağ üst bölümünde yer alan karaciğer, aynı zamanda safra üretiminden sorumludur.

Rektum Kanseri Nedir? Rektum Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Rektum kalın bağırsak denilen kaslı kanalın son 15 cm‘lik önemli bir sindirim sistemi parçasıdır. Bu 15 cm’lik alanda oluşum gösteren tümör hücreleri belli bir sayıya ulaştıktan sonra rektum kanserini oluşturabilir. Ölüm oranı yüksek bir kanser türüdür, bu nedenle erken teşhis ve tedavi kritik bir öneme sahiptir. Rektum kanseri bazı durumlarda semptom göstermeden gelişebilir. Hastaların bir kısmında rektal kanama, ishal, kabızlık ve açıklanamayan kilo kaybı gibi belirtiler gözlenebilir. Ailede bulunan rektum kanseri öyküsü ve kalıtsal bazı bozukluklar rektum kanseri riskini artırabilir. Tedavi prosedürleri kanserin seviyesine göre değişiklik gösterebilir. Genel olarak uygulanan tedaviler ise ameliyat, kemoterapi, radyasyon tedavisi ve hedefe yönelik tedavi şeklindedir.

Pankreas Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Pankreas kanseri, karın bölgesinde bulunan ve sindirime yardımcı bir organ olan pankreası etkileyen bir rahatsızlıktır. Belirtiler arasında bulantı, şişkinlik, yorgunluk, sarılık ve iştahsız bulunabilir. Tedavi ameliyat, kemoterapi ve radyasyon gibi yöntemleri içerir. Hastalığın erken evrelerde tespit edilmesi zor olduğundan ciddi komplikasyonlar içerebilir.