20 Ağustos 2023 Pazar
Diyabet hastalarına beslenme önerileri
2013 yılından bu yana Anadolu Sağlık Merkezi’nde endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı olarak görevini sürdürüyor.
Basın & Haberler
İlgi Alanları
Metabolik bir sorun olarak insülin direnci, vücudun enerji dengesini ve genel sağlığını ciddi şekilde etkileyen karmaşık bir durumdur. Normal şartlarda insülin hormonu, kandaki glikozu hücrelere taşımak ve enerji olarak kullanılmasını sağlamak için hayati bir rol oynar. İnsülin direncinde ise hücreler, bu hormona karşı duyarlılığını kaybeder. Bu durumda pankreas daha fazla insülin üretmeye çalışır. Ancak zamanla bu çaba yetersiz kalabilir. Kan şekeri seviyeleri yükselir ve insülinin temel görevini yerine getirmesi zorlaşır. İnsülin direncinin vücuttaki etkileri sadece kan şekeriyle sınırlı kalmaz. Hücrelerin enerji kullanımı bozulduğu için vücut, özellikle karın bölgesinde yağ depolamaya daha yatkın hale gelir. Bu durum kilo alımını tetiklerken kilo vermeyi zorlaştırır. Ayrıca, sürekli yüksek insülin seviyeleri vücudun yağ yakma kapasitesini engelleyerek, metabolizmayı yavaşlatır.
Vücudun bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması sonucu ortaya çıkan otoimmün hastalıklar, çeşitli belirtiler ve komplikasyonlarla yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Lupus, romatoid artrit, multiple skleroz, Hashimoto tiroiditi ve tip 1 diyabet gibi hastalıklar otoimmün hastalıklar arasında yer alır. Bu hastalıklar genellikle kronik seyirlidir. Bu sebeple de yaşam boyu sürebilirken düzenli tedavi gerektirebilir.
Graves hastalığı, tiroid bezini etkileyen bir bağışıklık sistemi durumudur. Vücudun çok fazla tiroid hormonu üretmesine neden olur. Bu duruma hipertiroidizm denir. Tiroid hormonları vücutta birçok organı etkiler. Graves hastalığının belirtileri bu organları da etkileyebilir. Herkes Graves hastalığına yakalanabilir. Ancak kadınlarda ve 30 yaş üstü kişilerde daha sık görülür. Graves hastalığının semptomlarının başlangıcı genellikle kademelidir ve gelişmesi genellikle birkaç hafta veya ay sürer. Graves hastalığı, belirli vücut fonksiyonlarını hızlandıran hipertiroidizme neden olur. Hipertiroidizmin birçok belirtisi vardır. Bu belirtilerin bir kısmını yaşarken diğerlerini yaşamayabilirsiniz veya birçoğunu aynı anda yaşayabilirsiniz. Graves hastalığının tedavisi vücudun ürettiği tiroid hormonu miktarının azaltılmasına yardımcı olur ve semptomları hafifletir. Graves hastalığı olan kişilerin yarısına yakını, tedavi edilmediği takdirde görme kaybına yol açabilecek inflamatuar bir göz rahatsızlığı olan Graves oftalmopatisini de yaşamaktadır.
Vücut oldukça karmaşık bir denge üzerine kuruludur. Bu dengeyi sağlayan endokrin sistemi oldukça önemlidir. Endokrin sistemi vücudun çeşitli fonksiyonlarını düzenleyen ve kontrol eden hormonları üreten bir ağ olarak bilinir. Ancak bu sistemde meydana gelen bozukluklar, vücutta geniş çaplı etkiler yaratabilir. Endokrin hastalıkları endokrin sisteminin normal işlevini etkileyen ve hormonal dengesizliklere neden olan durumları ifade eder.
Dopamin, beyinde hipotalamus bölgesinden sentezlenen bir nörotransmitter çeşididir. Vücudun kimyasal habercileri olarak tanımlanabilen nörotransmitterler, vücuttaki herhangi bir sinir hücresinden gelen mesajı bir sonraki sinir, kas ya da bez hücresine taşır. Böylece uzuvlar hareket ettirilebilir, hissetme duyusu çalıştırılabilir, kalp atışları sürdürülebilir veya çevreden alınan herhangi bir bilgi vücut tarafından yanıtlanabilir.
Büyüme hormonu vücudun gelişimi ve büyümesinde önemli rol oynayan bir hormondur. Hipofiz bezi tarafından salgılanan bu hormon çocukluk döneminde kemiklerin uzamasını, kas kitlesinin artmasını ve genel vücut gelişimini destekler. Bu sebeple, büyüme hormonunun eksikliği bu önemli süreçleri etkileyebilir. Bu eksiklik çocuklarda boy kısalığına, yetişkinlerde ise enerji düzeyinde ve kas kütlesinde azalmaya neden olabilir.
Tiroid bezi boynun ön tarafında bulunan kelebek tarzında bir organdır. Metabolizmada çok önemli rollere sahip tiroid hormonlarını salgılamakla görevlidir. Tiroid bezinin az ya da fazla çalışması önemli sağlık problemlerine neden olabilir.
Klinefelter sendromu (KS) erkeklerde infertilite, yani kısırlık nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan bir tür kromozomal bozukluktur. 47, XXY sendromu gibi farklı isimlerle de anılan Klinefelter sendromu vakalarında çoğu zaman herhangi bir belirti görülmeyebilir. Bu nedenle özellikle doğal yollarla bebek sahibi olma konusunda zorluk yaşayan erkeklerin 47, XXY sendromu açısından da değerlendirilmesi gerekebilir. “Klinefelter sendromu nedir, belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir?” gibi soruların cevapları ve konu ile ilgili detaylı bilgi yazının ilerleyen kısımlarında yer almaktadır.
TSH testi, tiroit bezlerinin ne kadar çalıştığını gösteren bir tetkiktir. Tiroit bezlerinin az ya da çok çalıştığını tespit etmek, hastaya verilecek tedavi açısından büyük önem taşır. Bu test, halihazırda bilinen bir tiroit hastalığı olan kişilere kontrol amaçlı yapılabileceği gibi tarama amaçlı yapılarak kişideki tiroit bozukluğunu ortaya çıkarabilir.
İnsan vücudunun metabolizmasında, büyümesinde ve gelişmesinde önemli bir rol oynayan tiroid bezi hayati bir hormon bezidir. Kan dolaşımına sürekli olarak sabit miktarda tiroid hormonu bulunur ve birçok vücut fonksiyonunun düzenlenmesine yardımcı olur. Vücut büyüme, gelişme veya hamilelik gibi belirli durumlarda daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Bu tür durumlarda tiroid bezi daha fazla hormon üretir. Tiroid bezi boynun ön kısmında, ses tellerinin altında bulunur ve kelebek şeklindedir. Tiroid bezi ortalama 20 ila 60 gram ağırlığındadır ve iki lifli kapsül ile çevrilidir. Dış kapsül gırtlak kaslarına ve birçok önemli damar ve sinire bağlıdır. İç ve dış kapsül arasında gevşek bağ dokusu vardır. Bu nedenle yutkunma esnasında tiroid hareket edebilir ve konumunu değiştirebilir. Tiroid dokusunun kendisi, ince bağ dokusu katmanları ile çevrelenmiş çok sayıda küçük bireysel loblardan oluşur. Bu lobüller, küçük damlacıklar şeklinde tiroid hormonlarını depolayan folikül adı verilen çok sayıda küçük vezikül (kese) içerir. Tiroid bezi üç hormon üretir. Bu hormonlar şu şekildedir: • T3 olarak da bilinen triiyodotironin, • T4, • Kalsitonin. Vücutta C hücreleri tarafından üretilen kalsitonin kalsiyum ve kemik metabolizmasında yer alır. T3 ve T4 hormonları ise vücudun bazal metabolizma hızını artırarak vücuttaki tüm hücrelerin daha fazla çalışmasını sağlar.
Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabet, günümüzde en önemli halk sağlığı problemlerinden biridir. Uluslararası Diyabet Federasyonu verilerine göre dünya çapında 20-79 yaş aralığındaki her 11 kişiden 1'i diyabet hastasıdır, bu sayının 2045'te 10'da 1'e yükselmesi beklenmektedir. Teşhis edilemeyen vakaların da oldukça çok olduğu diyabet, hastaların organlarını ve yaşamsal fonksiyonlarını etkileyerek yaşam kalitesini düşürür. Bazı çok nadir görülen tipleri mevcut olsa da toplumda şeker hastalığı 2 tip olarak izlenir. Tip 1 diyabet sıklıkla çocuk ve genç yaşta ortaya çıkan Juvenil Tip olarak da adlandırılan diyabet tipidir. Tip 1 diyabette pankreasta beta hücrelerinden insülin üretiminde bir bozukluk mevcuttur. Tip 2 diyabet toplumda en sık görülen diyabet formudur. Tip 2 diyabette insülin üretimi olsa da insülinin hücresel düzeyde kullanılmasında sorun vardır.
Jinekomasti Yunanca “gyne” (kadın) ve mastia (meme) sözcüklerinden köken alır ve kadın gibi göğüslere sahip olmak anlamına gelmektedir.
İnsülin Direnci Nedir? İnsülin direnci, normal ya da yükselmiş insülin hormonu seviyelerine rağmen bu hormonun uyarması gereken biyolojik olayların tam olarak gerçekleşmemesini tanımlar. Karaciğer, kas dokusu ve yağ dokusu insülin hormonunun etkili olduğu en temel organlardır. Aynı zamanda insülin direnci gelişimi ile birlikte pankreas, bu direnci kırmak adına daha fazla insülin hormonu ür-etebilir. Bu durum hiperinsülinemi olarak adlandırılan kan dolaşımında insülin hormonu düzeyinin normalden çok daha fazla olarak tespit edilmesine yol açar. İnsülin direnci zaman içerisinde metabolik sendrom ya da tip 2 şeker hastalığı (diabetes mellitus) gibi farklı klinik durumlara doğru ilerleme gösterebilir. Yaklaşık olarak dünya nüfusunun %9’unun insülin direncine bağlı olarak gelişebilen tip 2 şeker hastalığından etkilendiği tahmin edilmektedir. Tip2 şeker hastalığı dışında obezite, kardiyovasküler (kalp ve damar) hastalıklar, alkolizme bağlı olmayan karaciğer yağlanması, metabolik sendrom ve polikistik over sendromu (PCOS) gibi rahatsızlıklar da insülin direnci ile ilişkili diğer durumlara örnek teşkil eder.
Düşük kan şekeri (hipoglisemi), tehlikeli ve önemsenmesi gereken bir sağlık durumudur. Kan şekerinin aşırı düştüğü kişiler genellikle diyabet hastalarıdır. Hastalığın nedeni, bu kişilerin diyabet tedavisi kapsamında kullandıkları ilaçların, direkt olarak insülin hormonu içermesi veya bu hormonun etkinliğinin artırılmasıdır.
Hipertiroidi, tiroit bezinin çok fazla tiroit hormonu üretmesiyle ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Bu durumda vücudunuzun metabolizması hızlanabilir, dolayısıyla kontrolünüz dışında bir kilo kaybı ve hızlı veya düzensiz kalp atışı görülebilir. Hipertiroidiye yönelik çeşitli tedaviler bulunur. Tiroit hormonlarının üretimini yavaşlatan anti-tiroid ilaçları ve radyoaktif iyot kullanılabilir. Bazen tedavi kapsamında, tiroit bezinin tamamı veya bir kısmı çıkarılarak ameliyat yapılır.
Haşimato hastalığı tiroit bezini etkileyen bir rahatsızlıktır. Haşimato tiroiditi olarak da isimlendirilen bu hastalık tiroit bezinin az çalışmasına neden olur.
Gizli şeker dolaşım, sinir ve bağışıklık sistemini yakından etkileyen bir sorundur. Bunun nedeni tedavi edilmediğinde Tip 2 diyabet olarak kendini göstermesidir. Özellikle çocuklar ve yetişkinlerde erken dönemde semptom vermediği için dikkat edilmeyen bir durumdur. Fakat düzenli doktor kontrolleri ile Tip 2 diyabete dönüşmeden teşhis edilebilir ve tedavi edilebilir. Aynı zamanda ailesinde diyabet geçmişi olan kişilerin de gizli şekeri önlemeye yönelik atacağı adımlar sağlık için önem taşır.
Çoğu kişi diyabeti “şeker hastalığı” olarak bilir. Oysa bu, işin sadece bir yanıdır. Basitçe diyabet dediğimiz diabetes mellitus, kan dolaşım sisteminde yüksek düzeyde glikoz (şeker) yapılanmasıyla görülen kronik bir hastalıktır.
Boynun ön kısmında, nefes borusunun hemen üzerinde yer alan Tiroid bezi, kelebek şeklinde küçük bir organdır. Vücudun metabolik dengesinin sağlanmasında büyük rol oynayan bu bez, T3 ve T4 adı verilen hormonları salgılayarak büyüme, enerji kullanımı ve diğer birçok yaşamsal işlevi düzenler. Ancak çeşitli sağlık sorunları tiroid bezinin fonksiyonunu bozabilir. Bu durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Tiroid cerrahisi, tiroid bezinde meydana gelen rahatsızlıkların giderilmesi amacıyla uygulanan özel bir operasyondur. İyi huylu nodüllerden kanserli yapılara, hormon dengesizliklerinden ciddi büyüme sorunlarına kadar birçok durumda başvurulan bu cerrahi işlem, hastaların yaşam kalitesini arttırmada ve sağlıklı bir hormon dengesini sağlamada kritik bir rol oynar.
Gece terlemesi yaşayan bireyler uyandıklarında çarşafın veya pijamalarının su içinde kaldığına şahit olabilir. Çeşitli yönemlerle uyku ortamının düzenlenmesi bu problemin giderilmesi adına atılabilecek ilk adımdır. Herhangi bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan gece terlemelerinde ise sağlık kuruluşlarına başvurulması ve altta yatan rahatsızlığın tespiti ve ona uygun tedavi seçenekleri düşünülmesi gerekir. Uyku hiperhidrozu olarak ifade edilen bu durum genellikle kontrol altına alınabilen hastalıklara bağlı olarak meydana gelse de bazen yaşamı tehdit edici rahatsızlıkların bir belirtisi olarak da oluşabileceği için bilgi sahibi olmakta fayda vardır. Gece terlemesi hakkında merak ettiğiniz diğer konular için yazının devamını takip edebilirsiniz.
20 Ağustos 2023 Pazar
Diyabet hastalarına beslenme önerileri
500 kez okundu
Öne Çıkan Kanser Yazıları