20 Ağustos 2023 Pazar
Diyabet hastalarına beslenme önerileri
Gizli şeker dolaşım, sinir ve bağışıklık sistemini yakından etkileyen bir sorundur. Bunun nedeni tedavi edilmediğinde Tip 2 diyabet olarak kendini göstermesidir. Özellikle çocuklar ve yetişkinlerde erken dönemde semptom vermediği için dikkat edilmeyen bir durumdur. Fakat düzenli doktor kontrolleri ile Tip 2 diyabete dönüşmeden teşhis edilebilir ve tedavi edilebilir. Aynı zamanda ailesinde diyabet geçmişi olan kişilerin de gizli şekeri önlemeye yönelik atacağı adımlar sağlık için önem taşır.
Gizli şeker kan şekeri seviyesinin olması gerekenden yüksek olduğu ancak diyabet teşhisi alabilecek kadar yüksek olmadığı durumu ifade eder. Bozulmuş açlık glukozu ve bozulmuş glukoz toleransı olarak da bu durum adlandırılabilir. Gizli şeker vücudun insülini gerektiği kadar verimli kullanmayı bırakmaya başladığının bir göstergesidir. İnsülin, pankreas tarafından üretilen ve vücut tarafından glukozun yakıta dönüşmesine yardımcı olan bir hormondur. Besin alımı sonrası, alınan karbonhidratlar kan şekeri olarak bilinen glukoza dönüştürülür. Vücut insüline direndiğinde, kandaki glukoz seviyeleri yükselir ve gizli şeker meydana gelir. Gizli şeker eğer kontrol altına alınmazsa Tip 2 diyabete neden olur.
Genellikle, kan dolaşımında bulunan glukoz böbreklerden geri emilir. Bununla birlikte, yüksek glukoz seviyelerinde böbreklerdeki glukoza bağlanan ve glukozu yeniden emen proteinler doymuş hale gelir. Sonuç olarak, glukoz yeniden emilmez, idrara salınır ve burada suyu çeker. Kan şekeri yükseldiğinde idrar yoluyla büyük miktarlarda su salınmış olur. İdrardaki bu su kaybı, doku dehidrasyonuna ve mide bulantısı, baş dönmesi, baş ağrısı, kabızlık, bayılma gibi semptomlara yol açabilir. Aynı zamanda glukoz vücudunuzu idrar yoluyla su alarak terk ettiğinde, beyindeki susuzluk tepkisi, kaybedilen su hacmini yenilemek için tetiklenir. Bunun dışında retinada bulunan kan damarları yüksek kan şekeri seviyelerine bağlı olarak hasar görebilir. Bu durum görme bozuklukları şeklinde kendini gösterir. Gizli şeker, diyabet kadar belirgin belirtiler vermese de şunlara neden olabilir :
İnsülin kan şekeri seviyesini düşürmeye yardımcı olmak için salgılanır. Bu sayede kan şekeri kontrol altına alınmış olur. Gizli şekerin nedenleri diyabetin nedenlerine benzer. Normal açlık kan şekeri seviyesi 99 mg/dL veya daha azdır, hipoglisemi (düşük kan şekeri) ise 70 mg/dL' nin altındadır. Eğer kişide gizli şeker bulunuyorsa kan şekeri açlık durumunda 100-125 mg/dL’ ye yükselir. Kan şekeri seviyesi 125 mg/dL' nin üzerine çıktığında diyabet teşhisi alınır. Gizli şeker herkeste ortaya çıkabilir, ancak bazı faktörler bu riski artırır. Özellikle yaşam tarzı ve genetik gizli şeker üzerine etkili iki faktördür. Düzenli olarak kırmızı et, işlenmiş et ve şekerle tatlandırılmış içeceklerin tüketimi bu riski artırabilir. Buna karşın, düzenli egzersiz yapmak, kilo korumaya yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda gizli şeker riskini de azaltabilir. Gizli şeker için risk faktörleri şunlardır :
Gizli şeker için tipik olarak hiçbir belirti yoktur. Belirtiler normal diyabet ile benzerdir ve gizli şekeri ayırt etmeye yardımcı olmaz. Bu nedenle eğer doktor kişinin kan şekeri seviyesinin yükseldiğini fark ederse, gizli şeker olup olmadığını teşhis etmek için daha fazla test talep edebilir. Alınan kan örneklerinde kişinin kan şekeri seviyesi normalin üzerinde ancak diyabet olarak adlandırılacak kadar yüksek değildir ve açlık glukozu bozulmuştur. Bu durum gizli diyabet teşhisi için yeterlidir. Bu durum açlık kan şekeri seviyesi yüksek olduktan sonra oral glukoz tolerans testi ile doğrulanır. Glukoz tolerans testi için kişinin 8 saat açlık sonrası testten önce şekerli bir içecek içmesi gerekir. Bu sayede kişinin açlık sonrası glukoz alımına nasıl tepki verdiği görülür. Gizli şekeri gösteren laboratuvar sonuçları ise şunlardır :
Fakat eğer açlık şekeri 125 mg/dL, tokluk şekeri ise 199 ml/dL seviyesi üzerine çıkıyorsa bu durum diyabet olarak adlandırılır. Eğer gizli şeker seviyelerinin düşmesi sağlanmazsa kişide diyabet gelişeceği unutulmamalıdır.
Yaşam tarzı faktörleri, prediyabetin birincil nedenidir ve yaşamın bazı yönlerinde değişiklik yapmak riski önemli ölçüde azaltabileceği gibi gizli şekerin diyabete ilerlemesinin de önüne geçmeye yardımcı olur.
Düzenli fiziksel aktivite gizli şekerin diyabete ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olabilir. Yetişkinlerin her hafta en az 150-300 dakika orta yoğunlukta aerobik aktivite yapması eğer kişinin başka bir sağlık sorunu bulunmuyorsa yarar sağlayabilir. Ayrıca haftada en az iki kez ağırlık kaldırmak veya şınav çekmek gibi kas güçlendirici egzersizler de yapılmalıdır. Düzenli egzersiz ve besleyici bir diyet sadece diyabet geliştirme riskini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda kalbi gelecekteki hastalıklara karşı da korur. Düzenli egzersizin yanı sıra, şeker alımını azaltan dengeli, besleyici bir diyet, gizli şeker seviyelerinin düzelmesine yardımcı olur. İşlenmemiş yüksek lifli karbonhidrat alımını, meyve ve sebze tüketimini artırmak, doymuş yağ ve işlenmiş et alımını azaltmak gizli şekerin yönetilmesi için etkili beslenme tavsiyelerinden bazılarıdır.
Gizli şekerin yönetimi ayrıca risk faktörlerinin sürekli olarak izlenmesini ve kan şekeri düzeylerinin düzenli olarak test edilmesini içerir. Yaşam tarzı değişikliklerine ek olarak, doktorlar diyabet geliştirme riskini en aza indirmek için başka yollar önerebilir.
Gizli şekerden korunmak ilerleyen dönemde diyabet gelişmesinin de önüne geçmede etkilidir. Korunmak için yapılabilecekler şunlardır:
Her zamankinden daha fazla susuzluk, açlık veya yorgunluk hissetme, daha sık idrara çıkma veya bulanık görme gibi herhangi bir gizli şeker belirti veya bulgusu fark ederseniz bir sağlık kurumu ile görüşerek soru işaretlerini giderebilirsiniz.
Son güncellenme tarihi: 31 Mart 2023
Yayınlanma tarihi: 31 Mart 2023
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları
Öne Çıkan Kanser Yazıları