20 Eylül 2023 Çarşamba
Fazla kafein ve stres titreme sebebi
Baş ağrıları toplumun büyük bir kesimini hayatının belli dönemlerinde yakındığı bir sağlık sorunudur ve sıklıkla uzman görüşüne başvurulan durumlar arasında yer alır. Migren tipi baş ağrısı çok sık rastlanan bir baş ağrısı tipidir. Bu ağrı genellikle tek taraflı olarak ortaya çıkan ve kişinin gündelik hayatını ciddi oranlarda etkileyebilen bir rahatsızlıktır. Migren tanısı belirli semptomların gözlenmesi halinde konulur. Doktorlar tarafından konulan migren tanısı yine doktorların uygun gördüğü şekilde tedavi edilmeye çalışılır. Uzmanlar tarafından uygulanan tedavi prosedürleri haricinde kişinin uygulayabileceği birtakım yöntemler de fayda sağlayabilir. Bu yöntemler temel olarak kişinin sağlıklı bir uyku ve beslenme rutini oluşturarak yaşam tarzı değişikliklerine girmesi esasına dayanmaktadır. Migren, kişinin gündelik yaşantısını olumsuz etkileyerek yaşam kalitesini düşürebilen bir sağlık sorunu olması sebebiyle, sürecin uzman bir doktor tarafından takip edilmesi ve bu takipler doğrultusunda uygun tedavi planının oluşturulması son derece önemlidir.
Dünyada en sık görülen nörolojik durum baş ağrısıdır ve toplumun tamamına yakını hayatının bir döneminde baş ağrısı şikayeti ile karşı karşıya kalmıştır. Baş ağrıları primer ve sekonder olarak ikiye ayrılmaktadır ve sık görülen baş ağrıları çoğunlukla primer tipte ortaya çıkmaktadır. En sık rastlanılan primer tipteki gerilim tipi baş ağrılarını takiben migren tipi baş ağrıları gelmektedir. Migren başta nörolojik, gastrointestinal ve otonom birtakım değişikliklerin gelişmesi halinde diğer bazı semptomların da eşlik ettiği birincil tip bir baş ağrısıdır.
Migren, ataklar ile ortaya çıkan, yaklaşık 4-72 saat kadar süren, sıklıkla tek taraflı olarak hissedilen, zonklama ve sıkışma şeklindeki ağrılarla, mide bulantısı, kusma, ısı ve ışığa duyarlılık ile karakterize bir rahatsızlıktır. Migren üreme çağındaki kadınlarda erkeklere oranla daha sık ve daha şiddetli ataklar ile ortaya çıkmaktadır. Bu durum kadınlarda meydana gelen hormonal değişikliklerden kaynaklanır. Yapılan araştırmalara göre kadınlarda migrenin başlama yaşı 22,7 olarak belirlenmiştir.
Kişilerin sıklıkla yaşadığı akut veya kronik migren ataklarına eşlik eden bazı semptomlar ve rahatsızlıklar da söz konusudur. Bu semptom ve rahatsızlıklar atakların şiddetini de etkileyebilir. Ayrıca bu belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Migren ağrıları her zaman aynı semptom ve bulgular ile ortaya çıkmamaktadır. Aynı kişide farklı zamanda ortaya çıkan atak belirtileri bile farklılık gösterebilmektedir. Migren belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Migren tanısı uzman bir doktor tarafından belli semptomların görülmesi ile halinde klinik değerlendirme yapılarak konulur, tanının konulmasının ardından en uygun tedavi prosedürü belirlenir. Bu tanısal kriterler Uluslararası Baş Ağrısı Topluluğu tarafından şu şekilde tanımlanmıştır:
Migren hastalığı ataklarını tetikleyen bazı durumlar söz konusudur. Bu nedenle migren hastalığı ile mücadele eden bireylerin bu tetikeyici etkenlerden korunması atakların gelişmemesini, gelişse bile mümkün olan en rahat şekilde atlatılmasını sağlar. Bu tetikleyicilerin etkinliği kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Genellikle kişinin rutinden uzaklaşması ya da beslenme durumu ile ilişkilendirilen tetikleyici faktörler şu şekilde sıralanabilir:
Migren atakları yatak istirahatleri gerektirecek ve kişide ciddi iş gücü kayıplarına neden olabilecek şiddetli ağrıların görüldüğü bir rahatsızlıktır. Dolayısıyla doktora başvurma sıklığı son derece yüksektir. Migren hastaları bu şiddetli ağrıları gidermek, kontrol altına almak ya da hafifletmek amacıyla çözüm yolu arayışına girmektedir. Migrene iyi gelebilecek bazı yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
Migren, hormonlarda yaşanan değişiklikler nedeniyle de ortaya çıkabilen ve hamilelikte riskli olarak kabul edilebilen bir durumdur. Hamilelikte ortaya çıkan migrenin giderilmesinde en başta yeterli, dengeli ve düzenli beslenme, besin çeşitliliğine uygun bir diyet tavsiye edilir.
Hamilelik sırasında ilaç alımı anne ve bebek sağlığı için risk teşkil edebilecek bir durumdur. Bu nedenle ilaç kullanmadan önce mutlaka bir uzman ile görüşülmeli, akılcı olmayan ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Yapılan çalışmalar sonucunda migren hastalığı olan hamilelerin kullanabileceği birçok ilaç grubu olduğu tespit edilmiştir, ancak bu ilaç gruplarının kullanımı da doktor tavsiyesi ile gerçekleşmelidir.
İlaçların oluşturabileceği yan etkiler nedeniyle gebelik döneminde kullanılan alternatif bir yöntem de fitoterapötik uygulamalardır. Eski dönemlerden bu yana migren tedavisinde kullanılan çeşitli bitkiler vardır. Ancak halk tarafından bilinenin aksine bu bitkilerin kullanıldığı tedavi yöntemleri tamamen güvenilir değildir ve anne-bebek sağlığında birçok komplikasyona neden olabilir. Bu nedenle sağlık personellerinin tavsiyesi dışında hamilelik döneminde bitkisel tıbbi ürünlerin kullanımı da önerilmemektedir.
İlaç ve bitkisel uygulamaların neden olabileceği komplikasyonlar sebebiyle hamilelik döneminde genellikle bu yöntemlerin dışında kalan tedavi prosedürleri uygulanmaktadır. Örnek olarak; basit fiziksel egzersizler, meditasyon ve yoga benzeri rahatlama teknikleri, biofeedback, akupunktur, bazı vitamin ve gıda takviyeleri migrenin alternatif tedavileri arasında sayılabilir. Ancak hamilelik sürecinin son derece hassas olması sebebiyle yapılacak her uygulama doktor bilgisi ve izni dahilinde gelişmelidir. Ayrıca emzirmenin migren ataklarının sıklığını ve şiddetini hafiflettiği bilinmektedir.
Migren atakları bazı zamanlarda kişinin iş performansını, eğitim hayatını ve sosyal yaşantısını etkileyebilecek boyutlara erişebilmektedir. Bu durumda kişiler evde uygulayabileceği çözüm yolu arayışlarına girmektedir.
Migren tedavisinde temel ilke kişinin migrenle yaşamayı ve ataklarla baş etmeyi öğrenmesi şeklindedir. Şiddetli bir ağrı çekiyor olmalarına rağmen aslında migrenin riskli bir durum olmadığı hastalara anlatılmalı ve kişi rahatlatılarak hastalığın neden olacağı stresten uzaklaştırılmalıdır. Migren tedavileri, atağı sonlandırıcı ve atağı önleyici olarak uygulanabilir.
Hasta bir günlük tutarak atakların ne kadarlık zaman aralıklarıyla gerçekleştiğini, ne süre boyunca devam ettiğini ve olası tetikleyici faktörleri not etmesi, etkili tedavinin sağlanması açısından fayda sağlayabilir. Migren ataklarının tedavisinde çeşitli ilaç grupları kullanılmaktadır. Bu ilaç grupları; antiinflamatuarlar, antiemetikler, analjezikler, triptanlar ve ergot türevleri şeklinde sıralanabilir. Bu ilaç grupları migren ataklarını önleyici olarak kullanılmaktadır.
Migren ataklarının sıklığına ve süresine göre önleyici tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Haftada 2 günden sık atak gösteren hastaların profilaktik tedaviye ihtiyaçları vardır. Kalsiyum kanal blokerleri, antikonvülzanlar, beta blokerler, antidepresanlar, serotonin antagonistleri ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar bu amaçla kullanılan ilaç grupları arasında sayılabilir.
Migren kişinin yaşamını son derece olumsuz etkileyebilen bir sağlık sorunudur. Sizler de migren belirtileri gösteriyorsanız ya da halihazırda tanı konulmuş migren hastalığınız söz konusuysa bir uzman doktor ile görüşerek tedavi prosedürleri hakkında daha detaylı bilgiler edinebilirsiniz.
Son güncellenme tarihi: 17 Ocak 2024
Yayınlanma tarihi: 17 Ocak 2024
Nöroloji
Nöroloji
Öne Çıkan Kanser Yazıları